+1
-1
Her gün aynı saat de alarm çalıyor, erteliyorum, yarım saat sonra uyanıp üstümü giyinip dişlerimi fırçalıyorum, saçlarıma bir bakıyorum ve hazırım yola çıkıyorum. Durağa gitmek için, yolda düşünüyorum acaba otobüste bir kız denk gelirmi diye, durakta dururken gene işe geç kaldığımı fark ediyorum. Durak dolmaya başlıyor otobüs her zamanki gibi geç geliyor otobüse binerken sigara kokan kişilerle yakınlaşıyorum, oturuyorum en ön koltuğa her kezi göre bileceğim bir yere karşıdan bir kızla kesişmeye başlıyorum, her zamanki gibi acaba ne düşünüyordur içinden şimdi, etrafa bakıyorum kısa boylu seyrek saçlı kamburu çıkmış bir amca. Hayatı zorluklarla geçmiş elinde bir poşet var, hep dışarıya bakıyor içli içli ayakkabıları çok eski, pantolonu biçimsiz büyük ihtimalle paçalarını daraltırmamış, belkide farkında değil. Başka bir sandalyeye bakıyorum başka bir teyze galiba kocası çalışmıyor. O tek başına çalışıyor. Biraz da üşümüş olduğunu yüzünden anlıyorum yüzüne bakınca, uzun bir süredir kuaföre gitmediğini anlıya biliyorum. Utanmana gerek yok teyze. Başka bir koltuk emekli öğretmen ve yanında emekli bir fabrika işçisi sohbet ediyor. Fabrika işçisi, her şeye evet haklısın diyor kaçamak bakışlarıyla ama emekli öğretmen cesur ve kendinden başka kimseyi onaylamayan bakışlar atıyor sağa sola ve Avrupa'da böyle olmadığını söylüyor. Peki kaç kere Avrupa ya gittiğini nereden bileceğiz. Her konu hakkında fikri olan kimseyi dinlemeyen kendinden başkasının fikrini düşünmeyen. Bir fikrin olsa bile onun hakkında hiç düşünmeyen bir kişi olduğunu yaşlı fabrika işçisinin ona katılmadığı bir konudan anlıyorum . Fabrika işçisinin söylediği bir kaç şeyle öğretmeni nezaketle yerden yere vuruşunu zevkle izliyorum. "hayat yaşatır" lafıyla da son hamlesini vurduğu fabrika işçisi elinde ilaç çantasıyla "ben burada ineceğim size iyi günler" deyip ağır adımlarla butona basıyor. Butona basarken daha önce o ön kapıdan inmek istediği için şoförün onun azarladığını anlıya biliyorum. Ayakta duran başka birisi evet masa başı işi var bunun, ayakkabılarından anlaşıyor ve ütülü pantolonu yeni evlenmiş saçları hafif uzun, dişlerini fırçalamıyor haliyle yüzünde yıkamamış biraz sinsi birine benziyor dur bir dakika benim kestiğim kızı kesiyor sanırım gözleriyle onun hakkında hikayeler kuruyor. Peki karşımda oturan bu kız okula gidiyor gittiği okulda ondan hoşlanan birden fazla kişi var. Dersleri fena değil babası ona çok özeniyor bir yanı iyilik meleği iken başka bir yanı insanların onu beğenmesini sağladıktan sonra arkasına bakmadan giden birisi. Amacı; hayran kazanmak istiyor sadece erkeklerle konuşuyor ama hiçbiriyle bir şeyler yaşamıyor. Çünkü tek bir kurşunun var bunu tam 12 den vurmak istiyor. Silahını babası verdi. Onun kurşunu annesi, abisi ve kardeşlerinden ve bazen yakınlarından nasıl ateş etmesi gerektiğini öğrendi. Silahı nasıl tutması gerektiğini öğrettiler ona silahla insanları nasıl korkuta bileceğini öğrettiler amacı sadece okula gitmek olmayan bu kızın başka amaçlarınında olduğunun durağına geldiğinde ayağa kalktığında etek boyundan anlıyorum ve giyindiği çoraptan tamam insanları giysileriyle yargılayamayız, fikirleriyle yargılayamayız, evet ama başka neyle ile yargılayacağız. Ayaktaki uzun saçlı arkasından kıza doyuncaya kadar baktıktan sonra onun kızın kalktığı yere oturuyor. Yanındakine gülümsüyor yanındaki de gülümsedikten sonra camdan dışarı bakıyor. O camdan dışarı baktığı gibi uzun saçlı adam onun eleştirisel bir havayla süzüyor. Camdan bakan kişinin ona camdan baktığının neler yaptığını gördüğünü ve acıyarak baktığının farkında değil. Hemen iki koltuk önümde biri var gözlüklü sakızlı biri arabası olan biri olduğu çok belli. Oturduğu yerden hiç memnun değil insanlara pisliklermiş gibi bakıyor. Sakızını havalı çiğnemeye çalışıyor. Attığı her adımı ne kadar havalı atarım diye hesap ediyor yapma genç adam, ikimizde babanın seni sürekli azarladığını çok iyi biliyoruz. Kedi yolu çizmelisin. sanırım benim durağıma geldim ayağa kalkıyorum. Her kez sanki bana bakıyor, butona basıyorum. Tam zamanında basmaya özenle dikkat ediyorum. Şoför ters bir bakış atmasın diye. Otobüs duruyor arkamdan bir kaç kişi daha iniyor. Keşke ilk kalkan ben olmasaydım diyorum. Ama gene de iniyorum. indiğim gibi mağaza vitrininden kendime bakıyorum. Evet fena değil yürüyorum iş yerine doğru her zaman ki gibi teyzenin biri biraz üşümüş halde çay demliyor. Karşısında bir kaç kişi ondan çay bekleyen bir tavırla sabahki poğaçalarını sipariş ettikten sonra dayanamayıp, birer sigara yakıyorlar. Çayı süzerken birazda buruklar; çünkü daha pazartesi kendilerine söz vermişlerdi. Aç karna bir daha sigara içmeyeceğim diye. Hemen sokağın ilerisin de bir çaycı çay tepsisiyle işi henüz bir kaç yıldır başladığı belli olan. Bir havası var biraz sinirli ve insan piskolojileri hakkında takıntıları ve soruları olan birisi. Konuşmasından ve tavrında küçükken çok eziliş olduğunu anlaya biliyorum. Merhaba dedikten sonra, merhaba deyişini çok zor anlıyorum. Ona merhaba dediğim için kendini şanlı hissediyor. çünkü; onun önemsediğimi düşünüyor. Hemen ileride iş yerine girmeden önce merhaba dediğim. Bir genç adam her saban iş yerinin önünü yıkayan genç günaydın deyişinden çok erken kalktığı belli ki kahvaltısını yapmış. Kahvesini içmiş, arabasını ve kapısının önünü yıkayan genç adam çok temiz ve titiz birisi olduğu iş yerinin girişin den ve dinlediği müziklerden anlaşılıyor, gibi saçları iyi taranmış temiz. Sana da günaydın genç adam bir sonraki sabah görüşürüz ve selam vermenden sıkılmadım bakışı yaptıktan sonra iş yerine varmak üzere devam ediyorum.