Şişenin kapağını açtıktan sonra biraz tereddüt etmedim değil beyler ama viski gibi kokuyordu aynı bu yüzden pek yabancılık çekmedim, tabi bilmiyorum da ne ile içildiğini sek içiyorum.
Yaklaşık yarım saat sek bir şekilde içmeye devam ettim vücudum inanılmaz parlamaya başlamıştı bileklerimde bulunan damarlar yokmu heh işte onlar yemyeşil parlıyordu ince ince.
Neden böyle bir madde yapmışlardı acaba alkol alanları toplumda daha baskın gösteriyorlardı.
Bunları fazla düşünmedim ve gökyüzüne baktım o neydi öyle?
Elenora..
Takım yıldızlarından oluşmuş masum güzel lacivert saçlı elenora..
Bu bu içki neydi böyle işitsel ve görsel hafif halisünasyonlar..
Ne dinlemek istersen kulaklarında o müzik çalıyordu.
Ama ben bir şarkı yerine elenora nın elveda diyişini dinliyordum sürekli..
Ve rengarenk oluyordu etraf parlayan zemin..
Yağmur başlamıştı, her bir damla farklı renk tonundaydı bunlar da şemsiye kullanıyordu fakat düz değil üzerinde bulunan kısım ters şekildeydi ileri de olacak kuraklığa önlem olarak yukarıda biriken suyu her yol kenarında biriken depo şeklinde yere döküp 1 insan tırnağı alıyorlardı.
Ben ise yağmura aldırış etmeden ıslanıyordum.
Galiba bu alkol düşüncelerimi de hızlandırmış olacak ki Elenoranın annesinin çalıştığı yer birden aklıma geliverdi..
Krater mühendisimiydi yada krater denetleyicisi, krater binasını bulmam lazımdı.
Birden ayağa kalktım ve koşturmaya başladım parlak vaziyette, kalabalığı yardım varlıklar beni gördükçe bana yol veriyor etrafımdan uzaklaşıyorlardı.
Kendi dünyamda zaten alkoliktim sefildim..
Burda fazlası olacaktım, olabilirdim..