-
1.
0Bölüm 3: Gomutanım bunun dünyadan haberi yok.Tümünü Göster
Ertesi gün 8'de yine kalktım, işe gitmek için, çantaya pc'yi falan attım, minibüs durağına doğru yola koyuldum. Duraktaki herkes yine çantası sırtında üniversite öğrencileriydi. 5 dakika bekledikten sonra minibüs geldi, ve ben de atladım, işyeri ve şehir merkezi arası 10 km falandı, yolda müzik dinlemeye bayılıyordum. 15 dakikalık rutin bir zamandan sonra son durağa varmadan iş yerinde indim. içeriye girip; Günaydın kardeşim diye, seslendim. Günaydın dedi mami. Nasıl gidiyor? Dedim, iyiydi dün fena değildi, diye yanıtladı mami. Ben de tıpkı onun dün yaptığı gibi mırıldanarak kasa raporunu incelemeye başladım. Gözüme selma takıldı. 50 liradan almıştık ve bu en düşük fiyattı. Mamiye dönerek; 50 liradan mı alıyoruz bunu. Dedim. Evet onu dün konuştum semih 50'den alın. dedi. Peki dedim ben imzalıyayım kasa raporunu, parayı teslim alayım sen de git. Yorgunsundur. dedim. Aynen valla sorma, dedi ve parayı teslim edip gitti. 24 saat mesai daha, böyle hayatı s*keyim diyerek geçtim pc başına. Chill radio diye bi yayın açtım youtube'dan, 7/24 depresif müzikler çalıyordu. Tam benim ruhumu yansıtan müzikler. Ama biraz fazla dinleyince insanın uykusunu getiriyordu. Her neyse ben müziği açmış dinlerken, yukardan topuklu ayakkabı sesleri gelmeye başladı, kameradan bakınca selma olduğunu gördüm. biraz sonra tam olarak aşağıya indi ve lobiye yaklaşarak; Ben bugünün de ücretini ödeyeyim. Dedi. Peki dedim. ve aldım parayı. Ücreti ödedikten sonra tekrar odasına çıktı. O ara abdurrezak geldi, yukarda oturuyordu, Kıkırdayarak, Omar abi bu kız huur? diye sordu. veya sormaya çalıştı diyeyim. Valla abi ben de bilmiyor. diye yanıtladım. Valla abi bu çok tehlüke. dedi. Hayırdır? dedim. Semih bu tanıyor, dedi. Biliyorum diye yanıtladım. o zaman sıkinti yok. dedi ve tekrar yukarıya çıktı. 1-2 saat sonra müdür semih bey geldi. Ömer naber diye daldı lobiye, ışık hızıyla radio açık olan youtube sekmesini kapattım. iyi abi nolsun. diye yanıtladım. Nası gidiyor diye mırıldandı ve kasa raporunu incelemeye başladı. O incelerken ben de telefondan bizim arkadaşla yazışıyordum. Birden bana döndü ve; Ömer bak bu selma benim dayımın misafiri onun adını verip odasını soran olursa sakın vermiyorsun. Adını bilmeyip de burda bir kız kalıyor diyen olursa da öyle biri yok diyorsun. Dedi. Peki abi anlaşıldı dedim, ve gitti. Akşam oldu ve pc'mi çantadan çıkardım. Tüm ekipmanları resepsiyon pc'sinin önünde dizdim ve cs oynamaya başladım. Müşteri gelince ise kimliğini alıyordum odasını verip gönderiyordum. gece 1'e kadar oyun oynadıktan sonra baya bi uykum gelmişti. Lobideki koltukları birleştirdim, boş bir odadan bir yorgan bir de yastık aldım ve, pc'mi kaldırıp uyumaya başladım. Gece 3 sularında kapının çarpmasıyla aniden irkildim. Hemen toparlanmaya başlamamla, karşımda jandarma ekiplerini görmem bir oldu. Öndeki Jandarma; Kardeşim burda kavga olmuş, sen gördün mü bişey? diye sordu. Ben yeni uyandığım için önce anlamsız bi şekilde bakmaya başladım. 30 saniye falan böyle baktıktan sonra, Arkadaki asker; Gomutanım Bunun dünyadan haberi yok, görmüyonuz mu uyuyor. dedi. Ben de; Evet ben uyuyordum ve bişey duymadım komutanım. dedim. Anladım, peki, kameralarınız çalışıyor mu? diye sordu. Evet çalışıyor ama dışarıyı gören kameramız yok. Dedim. Peki kardeşim bişey olursa numaram burda, diyerek bi kağıt uzattı, beni ararsın. Hadi iyi geceler diyip gitti. Bu neydi şimd dıbına koyim diye düşünürken, aklıma kamera geldi. Ben uyurken neler olmuş yine lan diye söylenmeye başladım. Kameraları açtım ve jandarmalardan bi yarım saat öncesini izlemeye başladım. Merdivenlerden biri iniyordu. Uykulu gözlerimle anlam vermeye çalışıyordum bu kim amk diye bakarken, selma olduğunu anladım. Kavgayı o mu çıkarmıştı? Daha da önemlisi kiminle kavga etmişti? Tüm bunları düşünürken, kaydı ileriye sardım, selma daha geri gelmemişti. Tam nerde bu amk karısı diye söylenirken, kapı sesi geldi; Gelen o idi, iyi geceler dedi ve yüzünü saklayarak önümden geçip gitti. Bu neydi şimdi dedim ve fazla üstelemeden 15-20 dakka sonra yine uyuklamaya başladım.
Bölüm 4: Ağır uyku
Ertesi sabah erken uyandım, kimsenin beni uyurken görmesini istemiyordum. Hele ki lobide. Kalkıp pc'den bi kaç slow müzik açıp, onun eşliğinde kasa raporunu hazırlamaya başladım. O ara mami geldi, Günaydın diyerek girdi içeri. Günaydın kardeşim dedim, ve her zamanki sorduğu rutin soruları sordu, işler nası falan gibisinden. O kasa raporunu incelerken ben de; Ya mami dün jandarma geldi, otelin önünde kavga çıkmış dedim. Ben bunu söyledikten sonra, kasa raporunu bi kenara atıp pür dikkat beni dinlemeye başladı. Ee sonra? dedi. Ya işte ben o ara uyuyordum, hem otelin içinde değil, dışında olmuş haliyle duymadım ve görmedim. Dedim. Mami; Kardeşim dikkat et, eğer uykun ağırsa uyumanı önermem, kasım bey kamera kayıtlarını inceliyor eğer seni bu halde görürse işin zor. Dedi. Tam o ara kapı açıldı, gelen kasım bey'di. Kasım bey patronumdu 1.55 boyuyla daltonların en küçüğü olan Joe'yu andırıyordu. Günaydın beyler dedi, Günaydın abi dedik ikimiz de, ardından hemen bana döndü; Ömer dün buraya jandarma gelmiş? Evet abi doğrudur diye yanıtladım. Bana senin uyuduğunu söylediler, dedi. Evet abi dalmışım doğrudur. Dedim, Ömer kendine dikkat bu otel sana emanet, uykun ağırsa uyuma, sana güvenerek burayı sana bırakıp gidiyoruz ona göre. Dedi. Baya bi zoruma gitmişti açıkçası. 24 saat mesai yapıyordum yani nasıl uyuklamadan durayım ki? diye düşündüm. Beni uyardıktan sonra yukarıya çıktı. Mami bana dönerek; gibtir et la boşver, kasayı teslim et sen git. Dedi. Peki kardeşim diyip teslim ettim ve çıktım. Minibüse atladım ve dün olanları söve söve düşünmeye başladım. dıbına kodumun karısı, problemli olduğu belliydi, neden o saatte bağırıp çağırır ki bi insan. Hem kim şikayet etmiş ki jandarmaya o saatte? diye düşünürken son durağa gelmiştik bile. Yine indim ve eve doğru yola koyulmaya başladım. Kapıyı annem açtı, hoşgeldin oğlum diye karşıladı. Hoşbulduk anne diye yanıtladım. mutfağa geçip bi bardak su doldurdum, onu içerken annem de mutfağa geldi. Bi süre bana baktı ve sonra; Oğlum baban bu günlerde biraz paraya sıkışmış, kazandıklarını ona verebilir misin? diye sordu. Zaten veriyorum ya anne, dedim. Biliyorum oğlum ama biz o paraya dokunmuyoruz sana lazım olur diye senin için biriktiriyoruz. Ben de; Tamam anne alın kullanın onu dedim, Peki oğlum dedi. Ben de yatağıma geçtim ve camdan güneşi izlemeye başladım, ne garip, şimdi yatıcam o güneş yine gitmiş olacak, böyle hayatı skim diyerek uykuya daldım.
başlık yok! burası bom boş!