-
1.
+4Esrarengiz Melkor'un çocukluğuyla ilgili kesinlikle unutamayacağı bir şey de babasına olan siniriydi. Mahalledeki tüm arkadaşlarının babası sabah işe gider akşam onlar sokakta oyun oynarken gelirlerdi. Oysa Esrarengiz Melkor'un babası şehir dışında çalışıyordu ve aylarca eve gelmediği oluyordu. Esrarengiz Melkor babasının eve geldiği ilk günlerde mutlu olurdu. Çünkü babası bozukluklarını hep valizine atardı ve 4 çocuğunu da karşısında toplayıp valizi boşaltırdı. Kim en çok parayı alırsa diğer kardeşleri tarafından saldırıya uğrardı. Ama bunlar keyifli anlardı. Çünkü babası insanların kendisi gibi mutsuz olması için elinden gelenin en iyisini yapardı. En ufak şeylerden dolayı evde kimi bulursa onun hayatını mahvederdi.Tümünü Göster
Sokağa çıkmak o zamanlarda bu kaos ve huzursuzluk dolu ortamdan kurtulmanın tek yoluydu. Ama kaç saat kaçabilirsin ki bu durumdan? Sabahın erken saatinde gitsen akşam ezanında illaki eve girmeliydin. Yazılı olmayan ama yazılı kuralların tüm hepsinden daha güçlü bir kuraldı bu. Akşam ezanından önce evde ol! Belki annen tekrar izin verir ve akşam karanlığında annenin görebileceği bir yerde arkadaşlarınla oyun oynamaya devam ederdin. Ama Esrarengiz Melkor'un babası geldiğinde akşamları çıkması da zorlaşıyordu. O da ne yazık ki balkona oturup arkadaşlarının oynadığı oyunları izliyordu.
Babasıyla olan sorunları bu kadarla sınırlı değildi elbet. Babası insanları mutsuz etmeyi çok iyi bildiği için annesine bağırıyor çağırıyordu. Annesi ise melek gibi bir kadın olduğu için ne bağırıyor ne de bir şey diyordu. Tartışmanın sonucu babası tarafından tatmin edici bir hal aldığında annesi mutfağa gidip gizli gizli ağlardı. Esrarengiz Melkor'un hayatındaki en taktan anlardan biri de bu anlardı. Babası ona kızdığında bağırdığında sövdüğünde bile bu kadar üzülmüyordu. Annesi güçlü kadındı Esrarengiz Melkor'un ama karşısında bir canavar vardı. ilk başlarda insanları iyi olduğu yönünde kandırıp tuzağına çeker onu ilk başta mutlu eder ve en sonunda onu o kadar mutluyken hiç beklemediği bir anda hiç beklemediği bir sebepten mutsuz ederdi.
Bir de babasının öyle bir özelliği vardı ki Esrarengiz Melkor bununla yıllarca gizliden gizliye dalga geçti. Bu ne miydi tabiki de hava atmak ve övünmek durumu. Babası o kadar aciz bir insan ki Esrarengiz Melkor'un hayatını hep başkalarıyla kıyaslayarak geçirdi. Aşağılamak için demiyorum ama köyde kendi imkanlarıyla okumak için ailesine rest çekip zor şartlarda okumuş ve bu yüzden hayatın ona karşı hep acımasız olduğunu düşünürdü.
Oysa hayat ona yapabileceği tüm güzellikleri yapmıştı. Bir ailesi vardı eğer onlara iyi davranmış olsaydı hayatın ona verebileceği başka hiçbir güzellik olmayacağını anlardı. Ama o bunun yerine kendisini hep başkalarıyla kıyaslamayı tercih etti. Köyde yaşamaya devam eden ailesinin yanına gittiğinde bizim hayatlarımızı o kadar güzel anlatırdı ki Esrarengiz Melkor ilk başlarda o anlatılan hayatın kendisine ait olduğunu anlamakta güçlük çekerdi. Babasının kendi kafasında kurduğu mutlu ve kusursuz bir ailesi vardı. Ama gerçekte en büyük kusur kendisiydi. Bu aileye en büyük zararı yine kendisi veriyordu.
başlık yok! burası bom boş!