/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 701.
    +2
    Sahil yolunun sonuna geldiğimizde idil’in adımları yavaşladı. Gülümseyen ifadesi yerini hüzünlü bi tutuma bırakmıştı. Yanına yaklaşıp “N’oldu” diye sormama kalmadan “Sen neden hayatımı mahvettin” diyerek ağlamaya başladı. Haydaaa, bi bu ekgibti.

    Ulan kim kimin hayatını mahvetti ? Kim kimin en mutlu zamanında ortalığın dıbına koydu aldatma durumlarıyla ? Sen gibip attın ortalığı, sen yaptın hep. Şimdi neden ağlayan sensin, neden duyar yapan sensin. Dayanamıyorum arkadaşlar bu hallerine, kıyamıyorum. Sarıldım, başını omzuma alıp sakinleşmesini sağladım. Belli ki günlerdir içinde tuttuğu bi sinir patlamasının sonucuydu bu, sinirlerine hakim olamamıştı. Bi süre böyle kaldıktan sonra başını kaldırıp ellerimle göz yaşlarını sildim.

    “Mahvolduğu gibi toplamasınıda bilirim. Sen değil miydin her şey çok güzel olacak diye. Merak etme işte, her şey çok güzel olacak. Sen yeter ki yanımda ol, tıpkı eskiden yıllarda olduğu gibi”

    Sakinleşmişti, boynuma sarılmıştı bu sakinlikle. Sonrasında elimi tutup yürüdüğümüz yoldan geri dönüp devam etmiştik. Mutluydum beyler, bu da bi düzelme süreciydi; el ele olmamız, gülümsemesi falan. idil’in telefonu çaldı, arayan annemdi. Annemin böyle güzel bi huyu vardır mesela, ya da benim hoşuma giden diyelim. Eğer beni ararda bana ulaşamazsa idil’i arar haber alır. Çünkü muhakkak idil’in yanında olurum bu gibi zamanlarda. Yine aynısı olmuştu. Aradık konuştuk, haberimi almıştı. Telefonu kapattıktan sonra ekrandaki mesaj bildirimlerini görmüştüm. Mesajı atan Oğuz biniydi;

    “idil sen de kimya notları var mı”
    “idil notlar elindeyse bana da atar mısın”
    “idil neden cevap vermiyorsun”

    dıbına kodumun zıpzıbı seni, daha cümle yapısı bilmiyor amın feryadı. Neyse tamam. Şu anda idil’le el eleyim, bu am bitinin mesajlarını kafama takıp can sıkamam, dertlenmicem. Gün boyunca el ele gezdik, yemek yedik, kahvemizi içtik falan. Eski günlerdeki gibi, sevgiliymişiz gibi takıldık. idil’in annesinin yani Nuray annemin doğum günüydü aynı zamanda bugün. Onuda kutlamak adına girdik hediyeler aldık. Koton’a gitmiştik, hiç unutmuyorum aq. Ben de çok şık bi çanta almıştım zütürmesi için. Gün sonunda eczanenin oraya giderken uzuun uzun sarıldık. Yine sordum “Eee, şimdi napıyoruz” diye. Benden yine vakit istedi düşünmek için. dıbına koyucam vaktinin de zamanının da ama. Yüzüm düştü, başımı öne eğdim sinirimi belli etmemek için. Elini çeneme zütürüp başımı kaldırdıktan sonra uzuun uzun öptü dudaklarımı. Çok uzun zamandır hasrettim böylesine bi kavuşmaya.

    “Eskisinden daha iyi olucaz merak etme” diyip gitti halasını yanına. Ben yine tek başıma, ne yapacağımı bilemeden bir başıma kalmıştım çarşının ortasında. Eve geldikten sonra da telefonumu idil’in mesajı titretmişti

    “Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Çok mutluydum bugün, çok güzeldi. Her şey için teşekkür ederim”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster