-
701.
+2işe yaramamış bir girişim, bir uğraşın sonunda evde boş boş pinekleyerek geçiyordu zamanım. Yine boş boş oturduğum bi gün idil’in çocukluk arkadaşı olan Elif’ten mesaj geldi.Tümünü Göster
“Üzme artık şu kızı, sensiz daha mutlu”
Sana ne ulan huur, sana ne ? Sen ne karışırsın benim, bizim ilişkimize. Senden daha uzun zamandır hayatındayım ben onun, ne haddine söz söylemek ? Küfürleri çıkarıp bu söylediklerimin aynısını cevap olarak gönderdim ona. Ama işin asıl noktası yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. En başından beri olayların perde arkasında olan kişinin Elif olduğu şimdi gün yüzüne çıkmaya başlamıştı bile.
“idil sürekli seninle vakit geçiriyor. Bizimle bir türlü çıkabildiği yok. Kızın aklını aldın gibi, hep sen hep sen. Uğur’la ben çok güzel bi çift olmuşken ve idil’le de vakit geçirmek isterken o her seferinde seni tercih etti. Uğur’un çok yakın arkadaşı olan arkadaşı Oğuzcan da idil’le aynı sınıftaydı. Senin yokluğunda onları tanıştırdım. Bak, nasılda tanışıp kaynaştılar gördün mü ? Sen yokmuşsun gibi. Şimdi ben Uğur’la idil’de Oğuz’la bir araya gelip mutlu mesut vakit geçirmeyi istiyoruz. Sende kızın karşısına bi daha sakın çıkma”
Duyduklarım beni şok etmişti. Elif, daha birkaç ay önce benimle çok samimi olan, sırdaşı gibi davranan kız meğerse içten içe bana dolmuş, büyümüş, arkamdan bunu çevirecek kadar nefret beslemişti. Ama ben bunları hak edecek ama bunları yapmasını sağlayacak hiç bişey yapmamıştım ki. Neden bana bu kadar cephe almıştı, neden böylesine alçakça bi plan yapmıştı ? Ya da idil nasıl olmuştu da buna kanabilmişti. Anlamıyordum, anlam veremiyordum. Kanım donmuştu. Bu mesajına yanıt veremedim, o da tekrardan bişey yazmamıştı zaten.
Ertesi gün sabahtan idil’den haber gelmişti bana.
“Okul çıkışında görüşelim mi ? Konuşuruz dolaşırız biraz”
Haydaa, Elif benden sonra onu doldurmuştu amk ya. Kesin konuşmayı tamamen bitirmeye, daha da görüşmeyelim demek için çağırıyodu beni. Karşıyaka’da buluşmak için anlaşmıştık, iskelede; her zaman buluşup görüştüğümüz yerde. Buluşma saatinde önce gelip beklemeye koyulmuştum. Çünkü içten içe bileniyordum ne olup ne bitecek diye. Elif’e öfkeliydim, ona kanan idil’e ayrı öfkeliydim. Gelmesini bekledim. Çokta uzun sürmeden geldi. Karşıdan bana o güzel gülümsemesiyle geliyordu.
“Ooo erken gelmişiz (izmirli) bey, sabırsızlandınız herhalde”
“Ayrılmaya geldin ya ne kadar erken gelsem o kadar az üzülürüm dedim”
“Ben barışmaya gelmiştim buraya ama sen kendi kendine kararını verip gelmişsin zaten, neyse bakalım”
Sahil boyunca yürüdük. Eskilerden bahsederek güle güle yol aldık. Gülüyordum evet, ama içimde apayrı bi acı vardı esasında. Yürüdüğüm yolun sonunda yalnız kalacakmışım, artık olamayacakmışım gibi hissediyordum ne yazık ki
başlık yok! burası bom boş!