/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 701.
    +2
    Tüm günüm evde bitik bi halde geçmişken akşam saatlerinde telefonum çaldı. Arayanı tahmin etmek çokta zor değil, idil’di. Heyecanlanmıştım aslında biraz, açtım telefonu.

    “Karşıyaka’ya gelsene buluşalım, seni görmek istiyorum”

    Tamam diyip kapattım telefonu. Hayatımda attığım en hızlı adımlar olabilirdi o yoldaki adımlarım. Kursundan çıkmış her zaman buluştuğumuz yerde beni bekliyodu. Onu gördükten sonra adımlarım yavaşladı istemsiz bi şekilde. Elim ayağım birbirine dolanır gibi oldu. Normalde bu yolu koşa koşa gelip sıkı sıkı sarılırdım ona. Şimdi ne yapmam gerektiğini bilemediğim için kalakalmıştım öylece. Yaklaştım, gözleri gözleri hala yaşlı ve kıpkırmızıydı. Konuşmadan sonra, gün içersinde yine ağlamıştı belli ki. Ben de pek farksız sayılmazdım açıkçası. Dayanamıyordum beyler, onu böyle görmeye, böyle uzak ve mesafeli kalmaya, dokunamamaya dayanamıyorum.

    “Seni hiç ağlarken görmemiştim, kötü hissediyorum şu anda” dedi. “Hissetmelisin, sebebi sensin çünkü” demiştim ben de. Sert çıkışmıştım sanırım biraz, ilk cümle için ofansif kaçmıştı. Ama olması gerekende buydu esasında. idil gözlerini alamıyordu benim gözlerime bakarak. Sarılmamak, eskisi gibi olmamak için çok zor tutuyorduk kendimizi farkındaydım. Ama hemen olamazdı, olmamalıydıda. “Neden” diye sordum tekrardan; “Neden yaptın bunu”

    Yürümeye başladık, başta cevap vermedi. Dönüp dönüp yüzüme, gözlerime baktı sadece. Diyeceği çok şeyi vardı, kendini affettirmesi gereken çok şey. Ama çekiniyordu. Biliyordu çünkü huyumu. O yaklaşsa da ben yaklaşamazdım bundan sonra eskisi gibi. Haklıydıda. Telefona konuşup bahsettiği şeylerden bahsetti, yine aynı şeyleri söyledi tekrarlayıp durdu. Sinirlendim, bağırmaya başladım, kızdımda. Telefonda söylediklerim gibiydi, tüm mutlu yaşamı tüm mutlu hayal ve planları yıkıp attığını söylemiştim. Sahilin ayazı yüzüme vururken göz yanaklarımdan aldığım soğukla hissetmiştim gözlerimden yaşlar aktığını. idil’de ağlıyordu hiç dayanamadığım şekilde. Gözleri gözlerime değiyordu, göz gözeydik; belki de daha önce hiç olmadığı gibi. Ama kavuşamıyorduk bir türlü. Yol boyunca yürüdük. idil’in halası, Filiz hala çarşıda eczacılık yapıyodu. Onun yerine yaklaşmışken idil dökülmeye başlamıştı

    “Hatalarımın farkındayım, beni affetmeyeceğinide biliyorum. Çünkü gerçekten affedilecek şeyler değil bu yaptıklarım. Ama bizde her çift gibi değiliz. Geçmişimiz, hayallerimiz, birlikteliğimiz çok kuvvetli”

    Lafına devam edecekken kesmeye yeltendim. Elini ağzıma zütürdü konuşmamam için, yaklaştı. Gözleriöin içine bakarak “Bekle gör, her şey çok güzel olacak” dedi ve kendi başına gitmeye devam etti. Bense çarşının ortasında bir başıma söylediklerine anlam vermeye çalışarak kalakalmıştım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster