-
701.
+1Bu sefer o konuşmaya, o anlatmaya başladı;Tümünü Göster
“Yapamadım (izmirli) anlıyo musun, yapamadım. Sen beni nasıl bırakıp gidebildin ya 1 hafta boyunca haber vermeden. Neler düşündüm biliyo musun ben ? Arıyorum açmıyosun, mesaj atıyorum cevap vermiyosun. Öldün mü kaldın mı bi başkasıyla mısın orada ne halt yiyosun bilemedim. Korktum. Annenin yanına gelip haber almaya çalıştım kaç sefer haberin var mı senin ? Benimde sınavlarım, denemelerim vardı burada. En zor, sana en ihtiyacım olduğu zamanda nasıl bi boşlukta bıraktığının farkında mısın ? Boşluktaydım, ne yapacağımı bilemiyordum. Oğuzcan konuşmaya çalıştı, konuştukta. Ama o kadar, konuştuk sadece. iyi geldi bana, kısa süreylede olsa iyi geldi. Hatamın farkındayım ama çok geç, artık çok geç”
Daha çok sinirlemiştim. Bu nasıl bi söylemdi lan, bu nasıl bi bahaneydi dıbına koyayım. 1 hafta ulan, 1 hafta yoktum ortalarda. Yaşananlara, öğrendiklerime, duyduklarıma bakar mısınız ? Ama ben biliyorum, o it oğlu it sadece bu hafta değil bundan önceki zamanlarda da yazılmaya çalışmıştır idil’e. Sonrası böyle işte. Amın evladı seni. Aaah ah gelip okulda ananı gibmem gerekirdi ama idil’in bu yaptıklarından sonra buna bile değmeyeceğini biliyodum. Yapmadımda zaten. Sabaha kadar ağlaya ağlaya konuştuk, çok kötü haldeydik. Okul saati yaklaşırken “Şimdi git Oğuzcan bininin yanına, göz yaşlarını silip mutlu eder seni” diyip kapattım telefonu. “Hayır, okula gitmicem. Seninle konuşmak istiyorum” diye ısrar etsede okula gitmesini sağladım. Hayatımdaki en karanlık, en kötü gün ve gece olabilirdi o zamanlar.
Gün boyunca boş boş oturup bilgisayarıma baktım; birlikte çekilmiş olduğumuz ve silmediğim son fotoğraflara. Çok mutluyduk ulan, aile gibiydik. Neden anasını gibmişti ki bu mutlu aile tablosunun. Eee ne olacaktı şimdi ? Annem, babam, Nuray annem, Kemal babam nasıl yüz yüze bakacaklardı bundan sonra. Komşuyduk ulan biz, karşı komşu. Ben muhattap olmayıp görmek istemesem de her sabah kapıyı açtığımda karşıma çıkacak kişi onlardı, idil’di. Bitiktim beyler, kendime gelememiştim. Annem benden daha üzgündü. Çünkü idil’i zaten kızı gibi seviyordu. Hayrandı adeta ona. Ben yokken gelip birlikte çay-kahve içmeleri, oturup sohbet etmeleri, alışverişe gitmeleri. Annem hayalindeki gelinini, hep istediği kızını bulmuş gibiydi. Hem ilk taşındığımız zamanlarda bakkalda karşılaşıp yanaklarını sıktığı hayranlıkla birlikte. Benden çok seviyodu ulan idil’i, sorsanız şimdi de hala öyledir zaten. Eve geldiğimde onları bir arada görmek beni öyle mutlu ederdi ki o zamanlarda
“Ooo hanımlar, toplanmışsınız yine. Ne kaynatıyosunuz bakalım yine gelin kaynana”
Mutluyduk be, hepimiz öyleydik. Ama idil bi boşlukla, bi yanlış hareketle annesini gibip atmıştı tüm hayal ve planların.
başlık yok! burası bom boş!