1. 1.
    0
    öncelikle iddiayı ve irdelemeyi rasyonalite üzerine kurulu ve avrupada aydınlanma sürecini başlatacak bir sürecin parçası olarak görmekte fayda var.

    ne demeye çalışıyorum? descartes da aynı soruları sordu, çok farklı değildi, kendisi daha ilksel, primitif, bir felsefe yapmış dahi olsa, spinoza'nın irdelemenin motivasyonu açısından çok da başka yerde durduğunu iddia etmek zordur.

    peki neden teo üzerine yapılan eleştirilerin radikalleşmesi yılları buldu? tanrı'nın taklaya gelip gelmeyeceği bir yana, bu soruyu sorabiliyor olmanın çeşitli zeminlere ihtiyacı vardır. demokrasi gibi.

    descartes'ın cogito ergo sum'u sadece ontolojik bir önerme midir? elbette hayır. olabiliyor olmanın koşulunu imparatorun, iktidarın elinden alan bir önermedir de aynı zamanda. ki başına iş açmıştır.

    hume da aynı durumdadır. nedenselliği yerle yeksan ettikten sonra kitabının sonlarına doğru "ama tanrı da olabilir galiba" gibi saçma sapan, dayanaksız bir yere bağlamıştır.

    yani sorun aslında tanrı'nın taklaya gelip gelemeyeceği değildir. sorun, yarattığımız tanrıların taklaya gelebileceğini ne zaman açıkça dile getirebileceğimizdir.

    edit: imla
    ···
   tümünü göster