arada aşk acısı çekmemiz lazımdı ama. her an herşeyle taşak geçerek geçmiyordu günler. biraz isyan edip acı çekmemiz lazımdı. o yüzden emre ben ahmet buluştuk. ek olarak hiç bir derdi tasası olmayan ilkokul arkadaşımız oğuzcan da geldi bizle. bademlik dediğimiz göle bakan gibko beş metre kare ayakta durulmayan bir ağacın altı olan yere gittik dördümüz. yanımızda tabiki kırmızı tuborglar var. ikişer tane içtikten sonra çığrımızdan çıktık. benim dilim çözülmüş ben anlatıyordum
k:beyler var ya anasını gibim ya anlatıyorum size olmuyor. anlatmasam içimde birikiyor. yapamıyorum onsuz harbiden yapamıyorum. neler yaptım lan onun için hiçbirinin mi anlamı olmadı
a:ulan ket nedir bu çektiğimiz. ben ameliyattan çıkınca terkedilecek adam mıyım lan. beklemiş beklemiş o günü bulmuş hilal. ulan hilal biz seni sevelim sen terket git amk.
e:bengisu alo.
herif bizi dinlemiyormuş amk. kızı aramış biz konuşurken biz de farkında olmamıştık. sarhoş kafayla konuşmak iyice sıçıp batırtır diye kapat diye diretiyoruz ama emre kapatmıyor ısrarla.
e:bengisu naptın sen bana bengisu. çok aşığım bengisu. ölüyorum ulan.
e:bak ya sarhoş musun diyor yaaaa ammmına koyim sarhoş musun diyor yaaaaa
k:emre kapat olum telefonu yarın konuşursunuz şimdi sarhoş kafayla yapma bak
e:bak bengisu ket de bana sarhoşsun diyor. ulan seviyorum ne sarhoşu
oğuzcan aldı elinden telefonu.
o:bengisu ben arkadaşıyım emrenin kusura bakma biraz kafası güzel de
hoparlöre düştü ses
bengisu:manyak mısınız ya gece gece rahatsız ediyorsunuz
e:bak yaaaa manyak diyor yaaaa abi manyak diyor çıldıracam şimdi yaaaaa
ahmet tüm bu olaylar esnasında susmuştu en sonunda patladı. var gücüyle bağırdı
a:hilaaaaaaaaaaaaaaaal! amıha goyim!
bin oğuzcan da gülüyor. adam taşak geçiyor bizim sıkıntımıza.
k:sen ne anlan amk gülüp geçiyon bize
o:deme lan öyle ben de çok seviyorum
k:harbi mi kanka. anlatsana
anlatmaya başladı bir dakika geçti. kalktık gittik yanından. yarım bıraktırdık ona hikayeyi.