gittik bunların evlerine. sitenin bahçesinde basket sahası vardı orda toplandık. furkanda teknolojiye pek yetişememiş orta yaşlı anne itemi olan dijital fotoğraf makinesi var.
f:şimdi siz basket maçı yapın ben sizi videoya alacam.
ben streetball hareketleri yapardım bir kaç tane. onları yapmamı falan istiyor. maç esnası yapıyorum ben de.
f:tamam yeter keser keser koyarız güzel yerleri şimdi de ket ile beni çekin. ben bir kaç futbol hareketi yapim ket sen de parmağında top çevir.
onu da yaptık sonra geçtik stüdyoya. herkes görev paylaşımı yaptı. birileri türkçe olarak rapin ne zaman ortaya çıktığını falan araştırıyor birileri bunları ingilizceye çeviriyor. furkan bilgisayar başında videoları düzenliyor.
k:ben napim? bi gib yapasım yok ama
çağatay:niye soruyon o zaman
k:hepiniz çalışırken gizli gizli boş duruyor gibi olmak istemedim haber verim dedim
çağatay:14 metrekare de neyi gizlemenin peşindesin. yapma amk zaten.
k:haklısın kanka
f:sen de söz yaz la şu beate. vakit kalırsa şarkı yaparız anısı olur.
herkesin bir dörtlük okuyacağı şekilde yazdım. hepimizde abazaca ve yer yer sadece bizim anlayacağımız sözler vardı. aydın yine kabız etti bizi konuşma özürlü pekekent.
sonra ödevi bitirdi furkan son dokunuşlarıyla. gibici bir ödev olmuştu. arkada yer yer furkanla benim şarkılar çalıyor. basket oynadığımız yerlere aksiyon efekti falan atmış yapmış birşeyler. biz ingilizce tanım okuyoruz alttan yazı geçiyor türkçe. zaten sunumda gibe gibe 100 verdi hoca. hele bi vermeseydi