/i/Sinema

Sinema hayatı eşsiz kılar.
  1. 1.
    +2
    Allahını seven trollemesin.

    Edit: Konusunu ufaktan anlatmadığınız film listeye giremez.
    Edit: Bilmedğim en az 5 şuku almayan film de listeye giremez mk. Bildiklerimi alıom zaten ben listeye. Yazıp kaçıonuz mk adam Şahin k yazmış. Ciddi bir liste yapıoz burda.

    Film Önerin ama bu film sadece sizin izlediğiniz ve reklamı güzel yapılamamış filmler olsun.
    Burada öyle sağlam bir liste oluşsun ki ileride herkes film konuşurken ---inci listesine girmiş film--- diye konuşsun.

    Bu listeye giremeyen filmler Güzel sayılmasın.
    ( Büyük gişe yapmış filmleri yazmanıza gerek yok onlar kazanacağı parayı kazandı zaten herkes de izlemiştir onları)

    Buradaki amaç, Güzel işler yapmış ama sesini duyuramamış kaliteli adamların sesi olmak.

    Haydi inci panpalarım gösterin kendinizi.

    Listeye giren filmler:
    Konular, http://www.beyazperde.com sitesinden alınmıştır.

    Barda: Barda geçen gerilim filmi.
    Şehrin banliyölerinden fırlamış, uyuşturucu etkisindeki bir grup lumpen genç, ait olmadıkları, dışlandıkları merkeze iner. Kendilerine tanınmayan hakları ele geçirmek için vahşi ve acımasız bir yöntem benimsemişlerdir. Başına geleceklerden habersiz, neşeli ve hali vakti yerinde üniversite öğrencileri ise ansızın eğlendikleri bara baskın yapan bu eli silahlı güruhun karşısında çaresizdirler. Tecavüz, işkence ve dayak eşliğinde adeta yeryüzü cehennemini yaşayan gençler korkunç bir trajedi içerisinde kalırlar. Serdar Akar’ın 2006 yapımı filmi Barda, suç, ceza ve adalet kavramlarını tartışmaya açarken Türk Sinemasında benzeri görülmemiş bir şiddet anlatımıyla, sorunlu merkez-çevre ilişkisinin korkunç ve çelişkili yanlarını ortaya seriyor.

    Tabutta Rövaşata:
    Rumelihisar sokaklarında yaşayan Mahsun çevresi tarafından sevilen yoksul ve kimsesiz bir adamdır. Hayatta hiçbir amacı olmayan bu adam otomobil çalarak hayatta kalmaktadır. Yaşamdaki tek tutkusu olan otomobilleri geceleri çalan Mahsun, sabaha kadar bu arabalarla gezer ve sabah olduğunda arabayı aldığı şekliyle aldığı yere bırakır. Bir gün sürekli takıldığı kahveye gelen bir kıza aşık olan Mahsun kalacak hiçbir yeri olmayan bu kıza odasını açar. Fakat kız bu iyiliği kötüye kullanarak Mahsun-un hayatında onarılmayacak yaralar açacaktır.
    Derviş Zaim tarafından yönetilen bol ödüllü filmin başrollerinde Ahmet Uğurlu ve Tuncel Kurtiz bulunuyor.

    Gemide:
    Serdar Akar-ın Yeni Sinemacılar ekolünü patlattığı, Türk sinemasında gerçek anlamda alternatif filmler kuşağının miladı sayılabilecek bu yapımda, dört delişmen kafadar mürettebatın macerasını izliyoruz. Laleli-de parasını çaldıran taksörün gemi kaptanına durumu anlatması ile parayı istemeye giden kaptanın başından geçenlerin konu edildiği filmde, olaylar iyice karmaşık bir hal alır ve bir kız ile kafası betona çarpılarak öldürülmüş bir adam kalır ellerinde. Gemiden gitmesi gereken kızın taksör tarafından saklanması ile daha da karışan olaylar sonucu kafası dumanlı olan esrarkeş kaptan ayılmaya başladıkça her şeyi yavaş yavaş hatırlamaya başlar. Film, çekildiği dönemde yoğun argo kullanımı sebebiyle muhafazakar çevrelerden yoğun eleştiriler almıştı. Buna rağmen Gemide son dönemde Türk sinemasında kült statüsündeki filmler kategorisinde değerlendiriliyor. Erkan Can-ın performansı için ise filmin başarısındaki en önemli etken denilebilir.

    Lalelide Bir Azize:
    Laleli-de Bir Azize adlı film için -Gemide- adlı yapımın bir türevi ya da tamamlayıcısı diyebiliriz. Aynı konsept dahilinde kurgulanan senaryoda Gemide filmine farklı bir yorum söz konusu. Bu filmde de üç kafadar, kahramanlarımız olarak lkarşımıza çıkıyor ve patronlarını beceriksizce dolandırmaya çalışıyorlar. Ondan habersiz bir iş yapıp voliyi vurmaya kalkışan kahramanlarımızın işleri umdukları gibi yürümez. -Bakire- bir hayat kadınını anlaşma yaptıkları işaddıbına zütürürlerken birden karşılarına dört adam çıkar. Hem kızı, hem de aldıkları yüklüce parayı kaptırırlar.

    Vavien:
    Son dönem Türkiye sinemasının en kaydadeğer yapıtlarından biri kabul edilen --Vavien-de, eşi ve çocuklarıyla sıradan bir hayat süren Celal-in tuhaf hikayesi anlatılmaktadır. Celal, karısı ve çocuğuyla bezgin, umutsuz ve mutsuz bir -aile hayatı- yaşamaktadr. Abisi Cemal-le birlikte ortak oldukları elektrik dükkanında da işler çok umduğu gibi gitmez. Uçan kuşa borçları birikmiştir. Bu sıradanlıktan sıyrılmak isteyen ikilinin tek eğlencesi Samsun-daki bar ve pavyonlardır! Pavyonda çalışan -bar kadını- Sibel Ceylan-a olan aşkı Celal-in başına dert açacaktır. Cela-in karısı Sevilay, 15 yıldır, Almanya-da yaşayan babasının gönderdiği paraları biriktirerek saklamaktadır. Celal-in bu sırrı bildiğinden habersizdir. Zaten mutsuz bir hayat sürmekte olan Celal, bu paranın kurtuluşu olduğunu düşünerek, bir plan yapar. Fakat Celal-i sürprizler beklemektedir.

    Sarmaşık:
    Bir armatör iflas eder ve o sırada seferde olan gemisindek mürettebat gemide mahsur kalır. Zira deniz hukuku gereği gemide kalmak zorundadırlar ve hiçbir yere kıpırdayamazlar. 5 gemici ve bir de kaptandan oluşan mürettebat bu huzursuz bekleyişte hiyerarşik güç mücadelesine girecektir. Gişe Memuru filmiyle dikkatleri çeken Tolga Karaçelik-in ikinci bağımsız projesinde senaryo da kendisine ait. Görüntü yönetmenliğini Gökhan Tiryaki üstlenirken, müzikler de Ahmet Kenan Bilgiç imzası var. Dramın ağır bastığı yapımın oyuncu kadorsunda ise Nadir Sarıbacak, Kadir Çermik, Hakan Karsak, Osman Alkaş, Özgür Emre Yıldırım, Seyithan Özdemir yer alıyor...

    Kaybedenler kulübü:
    Bağımsız ve alternatif kitaplarıyla tanınan bir yayınevinin sahibi Kaan ve Kadıköy-de bar işleten, sağlam bir efemera ve plak koleksiyoneri olan Mete, 90-lı yıllarda sanki karşılıklı rahat bir sohbet ediyorlarmış ve kimselerin de bunu dinlediğinden haberi yokmuş gibi bir radyo programı sunuyorlardır.
    Hergün farklı farklı kadınlarla takılan Kaan, barda tanıştığı Zeynep-de aradığı aşkı bulduğunda bu aşka tutkuyla başlanır. Hem de ikilinin arasındaki farklı hayat görüşlerine rağmen... Bu arada toplumun farklı kesimlerinden insanları biraraya getirerek adeta bir ‘ortak mahalle’de buluşturan ‘Kaybedenler Kulübü’ de doğmuştur. Kendi yalnızlıklarıyla bile alay eden, hayatın kıyısında yaşayan ve sisteme her gün baş kaldırıp isyan eden Kaan ve Mete’nin renkli hayatlarını yansıtan programın müdavimleri, ‘Kaybedenler Kulübü’nün üyeleri ve sıkı takipçileridir artık...

    Yazı Tura:
    3 ayrı görsel ve kültürel atmosferde geçen, birbirine dolanmış iki ayrı hikayenin harmanı bu fimde, Göremeli futbolcu Şeytan Rıdvan ile istanbullu Hayalet Cevher’in tek ortak yanı vardır; birlikte yaptıkları askerlik. Güneydoğu’da birlikte çatışmış, kader arkadaşlığı yapmışlardır. Rıdvan’ın da, Cevher’inde sivil hayat için farklı hayalleri vardır. Farklı toplumsal değerlerle büyümüş bu iki Türkiyeli insan hayatın içine dönerler dönmesine, ama artık aynı insanlar değildir onlar: Mayın tarlasında bacağını kaybetmiş olan Rıdvan, Göreme’deki futbol sahasına ancak boynu bükük çıkacaktır. istanbul’daki karmaşaya artık sağ kulağı olmadan gelen Cevher’i ise yine büyük bir üzüntü beklemektedir. Depremde göçük altında kalan babasının acı anısı. Usta oyuncu Uğur Yücel’in yazdığı ve yönettiği bir film. 35mm yerine dijital çekilmiş. Zaten klagib bir sinema diline de sahip olmayan bir yapım. Yücel, izleyenleri rahatsız etmekten, filmden sonra da rahatsız etmeye devam etmekten çekinmediğini söylüyor.

    Muhsin Bey:
    istanbullu Muhsin Bey, Türk mugibisine ve çiçeklerine düşkün, değerlerine bağlı bir --eski usül- adamdır. 80’lerde hızla değişen şehire, köyden kente göçün getirdiği kültür erozyonuna yabancı ve ilkeleriyle yaşayan bir adam. Bir gün kaset çıkarmak için şehre gelmiş, yanık sesli türkücü Ali Nazik’le kesişir yolları.

    Dönersen Islık Çal:
    istanbuL-un en görkemli mevkilerinden biridir Beyoğlu, istiklal Caddesi... Ancak gece olup ışıklar sönmeye başladığında bin türlü pislik belirir bu karanlık sokaklarda... Toplumdan dışlanmış, ötekileştirilmiş insanların dramı işte böyle anlarda yoğunlaşır. işte doğuştan kaybedenlerden biri de kirli bir barda barmenlik yapan bir -cüce-dir. Cücenin yolu bir gün bir fahişelik yaparak geçinen bir travestiyle kesiştiğinde bu iki dışlanmış, iki istenmeyen insan arasında kadere ve hayata meydan okuyan bir dostluk başlar. Bu dostluk kendilerini öteleyen topluma karşı yapılmış bir başkaldırı niteliğindedir.

    POST UZUN OLDUĞU iÇiN AŞAĞIDAN DEVAM EDiYOR LiSTE PANPALAR
    ···
   tümünü göster