Moruk Atatürk hem iyi bir kumandan hem de çağının ötesinde bir strateji adamıydı. Böyle bir adam var olmamış olsa Türkiye kurulmamış olacak ve buradaki topraklar sevr antlaşmasına göre itilaf devletlerince sömürge mecrasına dönüştürülecekti. "Evrensel olmayan, milli olamaz." düşüncesini ilk gören üst level bir beyindi. Bugün dahi bu basit ama önemli düşünceyi bizim sokaktaki insanımız anlamıyor. Bunları inkar edemeyiz. Gemiyi sahilden izlemesi tatlıdır da o geminin içinde nasıl bir devlet yönetiliyor amk - aynen durum bu; dışardan bakarak hafife almamalı, romantik bakış açılarını bir kenara bırakıp gerçeğe odaklanmalıyız. Bugüne baktığımızda başımızda "Dış mihraklar gelişmemize izin vermiyor." diyen bir cehalet var. Bizim kendi içimizdeki gelişimimiz (bayındırlaşma, devlet şeffaflığı, hukukun iyileştirilmesi, ekonomik reform yapılması, daha kaliteli eğitim modelleri getirilip uygulanması, üretim, araştırma, daha kaliteli hava solumamız için uygulamalar, daha kaliteli yaşamak için çevre iyileştirmeleri ve çalışmalar, daha kaliteli beslenme için tarımda ve hayvancılıkta modeller üzerine düşünme, daha üst nesil sanayileşme, liman tesisleri inşa etme, savunma sanayisi, kalifiye insan gücü yetiştirme vb.) dış mihraklara mı bağlı? Asıl kendini geliştirmediğin müddetçe dış mihraklar (kendi ulusal çıkarları çerçevesinde) sana salça olur ki bu en doğal sonuçtur.