1. 626.
    -1
    En çok tiksindiğim şey, sosyal medyadaki entelektüel fenomen. Günümüzde herkes öyle ya da böyle bir şekilde bilgi ve dijital ortamla haşır neşir, herkes çevrim içi olduğu sürece enerji ve veri tüketiyor, ekseriyetle de dokunulmaz bir çöp üretiyor.

    Lakin bu pislik tipler, tükettikleri verinin miktar ve çeşitliliğince, tüketime yabancı, steril bir duruş çiziyorlar. Baygın bir aykırılığın getirdiği ısmarlama öteki rolü oynanıyor.

    Anlamıyorum, yediğin pizzanın üstünde, diğer herkesinkinden daha fazla malzeme, protein, yağ vs. olunca, nasıl herkesin yaptığından daha sıkı bir perhiz yaptığını iddia edebiliyorsun? Okuduğun, yıpranmış ve tartışıla tartışıla bakir yeri bırakılmamış filozofun üzerine milyonuncu tekrarı yazılan mavra mı seni erdemli kılan şey? Bürokratik sürçmelerce kısıtlanan yüce tüketiminden zoraki ettiğin feragat mı?

    Kimsin? Değerin ne? Ne çözdün ki? Bir paragrafta varlığın sırrına eriyorsun, başka bir paragrafta sahilde içip güzelleşmedesin. Daha ne kadar yavanlaşacaksın? Daha ne kadar en korktuğun şey olan alelade bir klişeye dönüşeceksin? Kendi canını yakamıyorsun, incinemiyorsun, içine girdiğin hiçbir şeyden eksilerek çıkamıyorsun, insanın eline aldığı ilk taşla beraber başlayan saçma sapan bu hikayenin ömrü kadar eski bir zırvalığın en güncel hâli olarak hakiki bir şey sunmaktan acizsin.

    Buna rağmen özgünlük iddiasındasın.

    Herkese kendisi pazarlanırken ve herkes kendisine satılan kendisini açlar gibi alıp kendince yatırımdan yatırıma koşarken, sen kimsin ki, kendini piyasada bulmadın da, kendini aykırılıkta inşa edebildin?

    Toksun. Tok olduğun kadar da yoksun.

    Ne kadar zor, kusmadan seni izlemek ve seninle konuşmak…
    ···
    1. 1.
      0
      sefaletinin ilacını kuram/kelam evreninde arayan şuursuzun biri basmış çuguyu.

      ölmeden önce son dileğin ne olacak deseler "nitelikli orta sınıf mensubu solcular, entelektüeller falan komple anırarak gebersin." derdim.

      bilmezden gelme cüretini gösteriyorlar ama ben yemem. kapitalizmin itici gücü artık emek sömürüsü ve üretim değil. tüketim. Yani: Netflix hesabın varsa, kasma, muhalif falan değilsin. Ve hayır, herşey seri üretim mahsülü olsa da, bir şeyi sadece tüketmek ile, kültürü ile tüketmek arasında fark vardır. Herkes su içer, ama yalnızca müslümanlar çömelip besmele çekerek su içerler. Yani tüketimin ruhu, tüketilen eşyaya değil, tüketicinin tüketim tarzına gömülü bir artık boyuttur. Ve -zoruna gidene kafam girsin- salt tüketen değil, tarz ve kültürü ile tüketen, tüketimin ruhuna eren kişi, ("konformist" bile demekten hicab duyarım) yavşak bir huur çocuğudur.

      ha bir de: sosyalist, bu uğurda gerçek anlamda fedakarlıklar yaparak mücadele etmiş olana, aydın ise halkı doğru eylemliliğe sevkedebilene denir.

      şimdi gibtir git oku Deleuze'ünü.
      ···
   tümünü göster