/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +2
    aynı evde yaşamaktır kesinlikle.

    (ekşi den gördüğüm bir başlıktır hoşuma gitti sizde okuyun istedim torunlar)

    her şey 4 sınıfta okul değiştirmemle başladı. annem tutup kolumdan beni yeni sınıfıma zütürmüştü, hadi git arkadaş edin diyerekten sınıfa bıraktı. ben bir o tarafa bakıyorum, bir bu tarafa bakıyorum ama tık yok bende. baktı annem ben sosyalleşemiyorum, tuttu elimden kıvırcık saçlı bir muallaknin yanına oturttu. 

    o yanına oturduğum muallak benim en iyi arkadaşım oldu kısa sürede. tasolarımızı birleştiriyoruz, berk lazere gidiyoruz beraber falan, yani 10 yaşında beraber yapılabilecek ne kadar aktivite varsa beraber yapıyoruz. orta okula geçiyoruz sınıflar karıştırılıyor orda aynı sınıfa düşüyoruz 12 yaşımızda ilk double dateimizi yapıyoruz* . her bir taku beraber yaşıyoruz yani. orta okulda ilk defa ciddi sayılabilecek bir kavgam oluyor. yanımda bu muallak koşa koşa geliyor.

    orta okul bitiyor, liselere giriş sınavı yüzünden bizim ayrılmamız kesin gibi gözüküyor, ben derslerime ondan daha fazla çalışıyorum, sınavlarda daha yüksek puanlar alıyorum falan. neyse giriyoruz sınava ben anadolu lisesini kazanıyorum, sonra bir bakıyoruz bu muallak de aynı okulu kazanmış. allaah çalsın sazlar oynasın kızlar biz tam kardeş can ciğer kardeş oluyoruz. artık onun ailesi beni oğulları gibi görüyor, benim ailem onu oğulları gibi görüyor. 

    lisede beraber okuldan kaçıyoruz, çukurova üniversitesi'nin dönüş yolunda "allah boş gideni sevmez" diye yazı açıp otostop çekiyoruz, o an küs bile olsak birbirimizin kavgalarına koşuyoruz, çukurova üniversitesi'ne kaçıp orda bira içiyoruz, basketbol takımı kuruyoruz okul turnuvalarına katılıyoruz, trene atlayıp mersine kız arkadaşlarımızı görmeye gidiyoruz, lise sondayken o okul başkanı oluyor, ben yardımcısı. yani bir beraber gibişmiyoruz sözlük. 

    öss geliyor ve ben lise sonda fonksiyon bile nedir bilmeyen bir insan olarak, zütümün üç buçuk atmasından dolayı köpek gibi ders çalışmaya başlıyorum. o diğer muallaknin dersler hiiiç ama hiiiiç umrunda değil, anca gezsin tozsun 31 çeksin. ulan herhalde bu sefer ayrılıyoruz derken bu mal herifle aynı üniversiteyi kazanıyoruz. hatta hazırlık okuyacağımızdan dolayı aynı binada eğitim görüyoruz. 

    yurt falan bakıyoruz alayı fettullahçı. napalım eve çıkalım diyoruz. ziverbey'de iğrenç ötesi bir eve çıkıyoruz. ilk bir kaç ay gayet güzel, hiç bir sorun olmadan yaşıyoruz, ama ben sürekli alttan alıyorum. ama daha sonraları benim onda lisenin başından beri dikkatimi çeken ama bana hiç bir zararı dokunmayan sorumsuzluğu gerçekten sorun olmaya başlıyor. bu muallak evi temizlemiyor. lan diyorum temizlesene yok, bir daha söylüyorum yok, anca 7. defa söylediğimde alıp tozları halının altına atıyor. hayvan herif çekirdek yiyor yarısını halıya atmış. temizle diyorsun geçiştiriyor. zaten yediği çekirdeklerin diğer yarısını attığı kabı 43254342141 hafta sonra yalvarmamla yıkıyor. ulan diyorum ne pis herifmiş bu. finaller gelmiş, ders çalışıcaz gürültünün taku çıkıyor evde. o aralar zaten eve gelen gidenin haddi hesabı yok. ilk senemiz iyi kötü geçiyor beraber ama o yaz hiç görüşmüyoruz. 

    bir sonraki sene bunun bi tane yancı arkadaşı ortaya çıkıyor yurt bulamamış, bulana kadar bizde kalacakmış, ulan yancıya selam veriyoruz adam kendi evimde bana trip atıyor selamımı almıyor. bunun yancısı olacak huur çocuğu bundan daha dertsiz tasasız bir herif, evin anasını gibiyor, sabahları 6'da yarım saat duş alıyor, duş alırken bağıra çağıra türküler söylüyor, sus diyoruz, ertesi gün bir daha yapıyor. eve tek bir şişe su almıyor, her taku sömürüyor. ulan sözlük adam sıçtığı takun üstüne sifonu çekmekten aciz, yattığı yatağı toplamaktan aciz. ev arkadaşım da sürekli bu çocukla benimle hiç konuşmuyor. eve geliyor hemen odasına geçiyor merhaba dedikten sonra.

    o aralar ev kerhaneye dönmüş hiç tanımadığım insanlar gelip bu muallaknin odasında gibişiyorlar falan.

    tabii bu arada ben ev arkadaşım olacak herife bak gitsin yerini yurdunu bulsun diyorum. bu arada ev arkadaşımın ailesinden bahsetmedim, kendileri istanbul görgüsüzleri, sanki tak varmış gibi istanbul'da, her 3 ayın 1 ayı istanbul'a geliyorlar, tüm düzenimizi gibiyorlar*. neyse yancı herif bir ay bizde iki ay bizde üç ay oluyor lan hala bizde herif bildiğin bizle yaşıyor, kira vermiyor. diyorum ne zaman gidecek bu yurt falan bakmıyor hiç diye, zaten sömestr bitiyor 2. dönemde geçicek yurda falan diye. 

    2. dönem başlıyor, ilk hafta bakıyorum bu yok, hiiçte lafını açmıyorum sanki lafını açarsam hemen geri gelecekmiş falan diye. ulan 2 hafta sonra geri geliyor. ev arkadaşım gene başlıyor 1 hafta sonra gidecek 2 hafta sonra gidecek falan diye. artık dayanamıyorum bağırıyorum çağırıyorum bunun duyabileceği şekilde gitsin artık diye duyuyor ve gidiyor*. 

    ev arkadaşımla hiç konuşmuyoruz ama iğrençliklerine devam ediyor. yatırsın diye verdiğim faturların parasını yiyor. yancı zütveren geri dönüyor, 2. dönemde bitmek üzere. ertesi gün çok önemli bir sınavımın olduğu bir günün gecesinde, 3'te gürültülere uyanıyorum, hayvan herif çamaşır maknasını çalıştırmış, sınavım var diyorum banane diyor bu çamaşırlar yıkanacak bana yarın lazım diyor, bende bu evde çamaşırlar 3 günde kuruyor ha şimdi yıkamışsın ha 4 saat sonra sabah ne değişir lütfen diyorum, bu çamaşırlar yıkanacak diyor kapatmıyor. 1 saat sonra dayanamayıp kapatıyorum makinayı gözünün içine baka baka, geri açmıyor ama ben sabaha kadar uyuyamıyorum. bir gün balkonda otururken o yancı zütverenle eve çıkacağını söylüyor. eşyalarını taşımasına yardım ediyorum. gidiyor.

    10 yıllık en iyi arkadaşım beraber yaşadığımız 2 yıl içinde düşmanım oluyor.

    yıllar sonra edit: ayrılığın bir iki sene sonrasında barıştık. şu an hala en iyi birkaç arkadaşımdan bir tanesi. şimdi dönüp şu yaşadıklarımıza baktığımda birazcık bile sinirlenmiyorum, hatta sadece güzel anılarımızı hatırlıyorum..
    ···
   tümünü göster