+1
vaay hiç beklemiyordum gerçekten.
işin genetik ve epigenetik kısmından bahsediyorsak, evet rastgele denilebilir. ama ahlaklı olma sebebimizin rastgele olması pek bir şey ifade etmiyor, zaten bu sebep hiçbir zaman belirgin değildi, dinleri işin içine katsak bile. ahlaklı olma "amacımız" daha önemli gibi, gerçi kimileri için bu bile önemli değil.
bunları bir kenara koyarsak; belli bir genetik ve çevresel altyapıya dayandığı sürece, beyinde nöro-hormon/transmitterlerin salınımı, yapılan sinapslar vb. mekanizmalar rastgele sayılmaz. evet gen ifadesi rastgele sayılır; ama o belli olduktan sonra mekanizma öngörülebilir, şu an olmasa bile.
bahsettiğimiz kimyasal/fiziksel mekanizmaları çözümlemek nörofizyolojinin işi, ama iş burada bitmiyor. ahlakı bilimsel anlamda incelerken, sosyal bilimlere de ihtiyacımız var. pgiboloji, sosyoloji gibi. ben bu noktada evrimsel pgibolojiden yanayım, zira temel aldığı disiplin gereği işin fizyolojik ve genetik kısmıyla daha ilintili.
Yine de, yukarıda ve diğer entry'de sorduğum bazı sorular da dahil, ahlak kavrdıbının büyük bir kısmı hala felsefenin ilgi alanına giriyor. tabii birçok kimse, bu alana giren bölümün pek de gerekli olmadığını savunuyor. bana da saygı duymak düşer.