1. 1.
    0
    19. Bu bahçede, dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce. Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye
    yeryüzünde.

    20. Bu bitkiler kapladılar her yanı ama çok yaşamadılar dünyada. Ve onların ölmesi ile dünyanın kendi ruhundan kendi bitkileri çıkmaya başladı. Sadece bunu başlatmak ve gübrelemek içindi, tanrıların bitkilerinin gelişleri ve ölüşleri. Yeni bitkilerde, dünyanın
    dengelenmiş beş ruhunun ya da enerjinisinin karışık ruhu vardı. Buna karşılık her bitkide onları ilk oluşturan, tanrılar aleminden ve başka dünyalardan gelen, ve ölüp bedenleri ile gübre olan bitkilerin gen yapısından da vardı/vardır.

    21. Bitkiler yeryüzünü kaplayınca gene de tanrıların bahçesine göre çok ilkel ve vahşiydi dış alan. Bitkler oksijeni süzmeye başlayınca yeryüzü yaşanır oldu. Ama suyun içinde
    hayat yoktu hala.

    22. Dünyanın haline göre şartlanmış bedenleri ile hayvanlar sırayla dışarıya salındılar. O zamanlar dünya yüzü çok düz ve tek parça idi. Bu kara parçası çok büyüktü ve dünyaın
    yarısı idi. Ve yaşanabilecek yerler gene de azdı çünkü karanın büyük bölümü ya çok sıcak, ya çok soğuktu.

    23. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisi ile başladı. Denizin çok derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine. Bu ateşin sızdığı yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya deydikçe soğudu ve bir tür taş oldu. Bu taşlar her geçen zamanla daha da biriktiler. O zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı, ne de su bitkisi.

    24. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yukseldi ve kümelendi. Ama içsel ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru çıkan dev borular gibi oldular. Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve sudaki havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjsinin de katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.
    ···
   tümünü göster