-
76.
+2Halis-“Çok saçma. Dedem öldü. Nasıl gelir? Yalancı olmasın…”Tümünü Göster
Rıfat-“Yalan olabilir işte o yüzden çağırıyorum. Ama dedemin eski fotoğraflarına bire bir benziyor.”
Halis-“Bire bir mi benziyor?”
Rıfat-“Yaşlanmamış bile.”
Halis-“NE?” Fazla sesli söylemiştim. Ama yani NE? O da mı yaşlanamış? Eğer gerçekten öyleyse ciddi ciddi dedem olduğuna inanacağım.
Rıfat-“Hadi aşağıya inelim.”
Halis-“Tamam.” Aşağıya çekingen adımlarla iniyordum. Yani, dedem yaşıyor. Çok saçma. Hadi yaşıyordu diyelim babam neden öldü dedi? Peki neden şimdi geldi? Aşağıya inip kendim öğrensem daha iyi olur.
Aşağıya indiğimizde annem hala şaşkın şaşkın Rıfat dedemle ( Dede diyesim gelmiyor ama) konuşuyordu. Görünce gözlerime inanamadım. Gerçekten de tıpa tıp aynısı. Fotoğraftaki ile aynı. Biraz daha sakalı çıkmış sadece. Annem bizi görünce biraz gerildi. Ama hemen gizlemeye çalışarak:
Huriye-“Gelin de dedenize merhaba diyin.”
Rıfat-“Dedem mi? Babamdan birkaç yaş büyük duruyor sadece. Hem bize öldü demiştiniz.”
Huriye-“Rıfat. Ne kadar ayıp. Gel dedenin elini öp çabuk.” Annemin bu kadar hızlı dedemiz olduğunu kabullenmesi Rıfat’ın zoruna gitmiş olmalıydı. Çünkü yumruğunu sıkıyordu. Muhtemelen bir şey söylememek için kendini zor tutuyor. Anneme de bakıyorum, o da pek iyi değil gibi. Yani şaşkın hala. Ama gizlemeye çalışıyor ve başarıyor da. (Bb bir bine’nin babası. ikisinin de ismi Rıfat olduğundan karışıklık olmasın)
Bb-“O kadar yaşlı değiliz. Elimi öpmenize gerek yok. Geçin oturun bakalım karşıma.”
Rıfat-“Zaten planım da o. Sana sormam gereken sorular var.”
Bb-“Meraklı çocukları severim. Gelin bakalım. Hem size çikolata da aldım. Bir Bine’nin evlendiğini bile bilmiyordum. Geç öğrendiğim için anca çikolata alabildim.”
Rıfat-“O zaman evi nasıl buldun?”
Bb-“Atalarımızın bir sözü vardır. Sora sora Bağdat bulunur.”
Rıfat-“Genelde babamın yerini tarif ederken kumarhaneyi tarif ederler ama.”
Bb-“Babanız kumarhane mi işletiyor? Bak bunu bilmiyordum.”
Rıfat-“Evet. Sen yokken Süleyman dedem ilgilendi babam ile. Ve o hediye etmiş kumarhaneyi de.” Bunu biliyorum. Kızdırmaya çalışıyor. Genelde herkese yapar. Gerçek yüzünü ortaya çıkarmak amaçlı. Lakin kaşı bile oynamıyor.
Bb-“Süleyman beyin yanına gideyim de ona da teşekkür edeyim bari. Babanız ne zaman gelecek peki?”
Halis-“Babam bu gece eve geç gelecek. Toplantısı varmış.”
Bb-“Hmm. Şimdi düşündüm de bugün günlerden Çarşamba. Sizin okula olmanız gerekmiyor mu?”
Rıfat-“Babam annemin yanında kalmamızı söyledi.”
Bb-“Hmm. Okula gitmek yerine evde kalmanızı söyledi öyle mi? Bu hiç Bir Bine’lik değil. Babalar…”
Rıfat-“Sen nereden bileceksin ki ne babama göre ne değil?” dediği anda annem Rıfat’a tokat attı. Hayatında hiç fiske yemeyen Rıfat ilk kez tokat yedi. Ben bile çekindim.
Huriye-“Nasıl konuşuyorsun dedenle sen? Terbiyesiz.” Bu bardağı taşıran son damla oldu.
Rıfat-“SiZ KAFAYI MI YEDiNiZ? Ne yaptığınızın farkında mısınız? Evimize girip çıkan yabancıların haddi hesabı yok. Biri geliyor gezgin diyorsunuz, biri geliyor dedeniz diyorsunuz. Herkes her şeyi biliyor tek biz bilmiyoruz. KiM BU ADAM? KiM BU GEZGiN?” dedi ve koşarak odaya çıktı. Ben de onu takip edecekken dedemle göz teması kurdum. Tam o anda zihnimde “Tik Tak. Tik Tak. Tik Tak” diye bir ses yankılandı. içimde bir boşluk, bir yalnızlık hissettim. Gerçekten hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Sonra zihnimde Alduin’nin sesi geldi
Alduin-“Sen de hissettin mi?” Şu an hiç konuşamam seninle. Odaya doğru koştum ve Rıfat’ın yanına gittim. Ben içeri girdikten sonra Rıfat kapıyı kilitledi. Çok sinirliydi. ilk kez onu böyle görüyordum. Sağa sola hızlı hızlı yürüyordu.
başlık yok! burası bom boş!