-
26.
+3b-“Pikniğe geldik ve sen neden uyuyorsun? Kalk top falan oyna.”
Halis-“Şu çimenin rahatlığı varken niye top oynayayım ki?”
b-“ÇÜNKÜ BEN ÖYLE iSTiYORUM. Bu kadar uyuman bünyene zarar oğlum.”
Halis-“Tamam tamam. Kalkıyorum.” Yerimden kalktım. Babam elime yarım ekmek sıkıştırdı. içinde tavuk, domates falan vardı. Hiç de aç hissetmiyorum kendimi. Ama bir şey dersem laf eder. Yiyeyim bari. Rıfat’ın yanına gidene kadar ekmeğimi bitirdim. Beni görünce bana doğru döndü:
Rıfat-“Seni uyarmıştım. Babam kızar diye.”
Halis-“Sana neden kızmıyor ki? Senin benden farkın yok. Ben yalnız başıma uyuyorum, sen de yalnız başına topla oynuyorsun.”
Rıfat-“Çünkü piknikte eğlenilir. Uyunmaz.”
Halis-“Her neyse. Garip bir rüya gördüm.”
Rıfat-“Yine Ti-an isimli bir ejderhanın dünyayı yok ettiğini falan mı gördün?”
Halis-“Hayır. Öyle değil…”
Rıfat-“Yine dünyadaki tüm insanların yok olup ve senin de mal gibi gidip sadece poğaça alıp sağda solda araba sürdüğün rüyayı mı gördün?”
Halis-“Bir dinlesen. Bir ejderhanın sırtında uçtuğumu gördüm. Bizim dünyada bir gezgin olduğundan falan bahsediyordu.”
Rıfat-“Evliya Çelebi gibi mi?”
Halis-“Bilmiyorum. Sadece bizim dünyada ölümsüz bir insan mı ne varmış. O gezginmiş. Tam olarak anlamadım.”
Rıfat-“Anlamana da gerek yok. Adı üstünde. Rüya. Yani anlamsız. izlediğin bir filmden falan aklında kalmıştır. Babam da gezgini arıyor dediğimde aklında kalmış rüyanda görmüşsün işte. Top oynamayı planlıyor musun yoksa yine gizli gizli uyuyacak mısın?”
Halis-“Biraz oynayayım sonra uyurum.” Dedim ve topla oynamaya başladık.
başlık yok! burası bom boş!