+13
Reisin barakası sahildeydi. Bize süngerlerle falan yatak hazırladı. Zaten geç olmuştu. Ama reise güveniyoduk. iyi bir insandı. Hem 60 yaşlarında ki bi adamın ne kötülüğü dokunabilirdi ki. tam yatacağımız sırada yusuf "ilk kim nöbet tutacak" dedi. ikimizde güldük uyuduk.
Sabah erkenden kalktım. Yusuf uyanmadan gidip numune poşeti, etiket falan aldım. Satışı kolaylaştırmak için. Kahvaltımızı yaptık 200 ve 100 gramlık poşetlere koyduk.
200gr= 5 euro
100gr=3 euro
Satacaktık
Hepsini hazirladık. Halk plajında akşama kadar gezdik. Bi tane bile alan olmadı. Bizim bunu turistlere satmamiz lazimdi. Zaten halk plajinda turist hiç yoktu neredeyse. Plajın yarısı Türk yarısı suriyeliydi. Akşam geri gittik barakaya.
Reis: ee gençler ne yaptınız bu gün
Ben: boş, hic turist yok etrafta
Reis: eee tabi yok. Turistler otellerde, sen burda halk plajında tabi bulamazsın. Bulsanda satamazsın hehhehhe...
Yusuf: reis peki bu otellere nasil gireriz
Reis: onu bilmem ama mesela şu uzaktaki beyaz ışıklı yer 5 yıldızlı otel tel örgulerle çevrili yani zor, giremezsiniz...
Yusufla birbirimize baktık. ikimizinde aklına aynı şey geliyodu. Telden içeri girecektik. Reis tam raki sofrasını hazirliyodu. Biz hemen kalktık otelin olduğu tarafa doğru yürüdük. Epey bi yürüdükten sonra baktık ki halisaha gibi kapatmislar. Ustelik kamera falanda var. Ama bir şekilde girmeliydik.
Yusufla tekrar barakaya döndük. Reis rakı sofrasıni çoktan kurmuştu bile. Bizi buyur etti. Ben içmedim. Yusuf oturdu. Dertlesmeye basladılar. Bende yatmaya gittim. Ama aslinda bi çözüm bulmam lazımdı. Yatakta bi o yana bi bu yana bir sürü plan yapıp sabaha kadar doğru dürüst uyuyamadım.