amerika birleşik devletleri
-
2/2-
körfez savaşında kazanan taraf olmadı çünkü, savaşan bu iki ülkenin de birbirlerinden alıp vereceği birşey yoktu.
kayıplarsa dökülen onca kan ve ekonomisi yıpranan iki ülkeydi.
abd kazanan taraf olmayı, savaşa hiç girmeden başarmıştı.
rusya da bu savaş sayesinde yenilgisini kabullenmek zorunda kaldı.
saddam hüseyin, ırak'ta abd destekli yapılan küçük çaplı devrimin, abd destekli lideri olarak ırak'ın başına geçti.
ırak'ta işler abd'nin istediği gibi gidiyordu, ta ki saddam'ın abd'yi tehdit etmesine kadar.
görünürde abd, ırak'a düşman olmaya başlamıştı, tabi ki düşmanlık yoktu.
maksat, ırak'ta sesini yükseltmeye başlayan etnik grupların, saddam'ın kontrolünden çıkmasıyla yeni devletler kurma çabalarını önlemekti.
abd, ırak'ın bölünmesine hiçbir zaman karşı olmadı ancak, bu etnik gruplar abd'nin kontrolü olmadan bölünmeyi gerçekleştirmeye çalışınca, abd oraya müdahale etmek "zorunda" kaldı.
abd'nin adamı saddam, işler çığırından çıkmaya başlayınca, abd'nin basit ama etkili planlarından biri olan "bize ters davran, bize orayı işgal etmek için bahane yarat" planını uyguladı.
saddam abd'yi rol icabı tehdit etmeye başladı, danışıklı dövüş 2003 yılında abd'nin ırak'ı işgaliyle son buldu.
abd'nin adamı saddam, meşhur dublörlerinden en benzerini feda etmiş, abd'nin güvencesiyle hayatının geri kalanını ortadoğu ülkelerinden birinde yaşamaya başlamıştı.
ortadoğu'dan ayrılmak istemeyen saddam'a abd anlayış göstermiş ve kontrolü altındaki başka bir arap ülkesinde saddam'ı huzurlu bir hayata kavuşturmuştu.
ezilen ve işkence görenlerse, her zamanki gibi hiçbirşeyden haberi olmayan halklar olmuştu.
bu arada abd'nin ırak'a girmesinin diğer bir sebebi de, petrol stoklarının tükenmeye başlamış olmasıdır.
eğer abd ırak'a zamanında girmeseydi, o zamanlarda araplar'ın sözünün geçtiği, araplar'la yapılacak olan petrol anlaşmasında tarihinde ilk defa başka bir devlete bağımlı olmak zorunda kalacaktı.
birçok devleti de ayartan abd, japon ordusu dahil farklı farklı ordularla ırak'a girdi.
japonlar'ın orada ne işi var gibi bir soru aklımıza gelebilir.
japonlar, hiroshima ve nagazaki'ye atılan atom bombalarından sonra dağılan ekonomilerini yine abd'nin desteği ve şartları sayesinde toparlayabildi. abd'nin şartlarından en önemlisi, japonlar'ın askeri harcamalar yapmasını engellemesi şartıdır.
abd bu şart sayesinde, japonya'nın savunma sanayisini tekeli altına almış, yetiştirdiği sınırlı sayıdaki japon askerini de istediği gibi kullanabilme imkanı elde etmişti. ırak'taki japon ordusunun bulunma sebebi de tam olarak bu konuyla alakalıydı.
ırak, tarihin kanlı sayfalarında birer birer yerini alırken, körfez savaşının diğer tarafı olan iran'ın geleceğini de tahmin etmek zor değil gibi görünüyor.
ahmedinejad'ı çoğunlukla takdir eden bir toplum olarak, iran'ın bu saldırgan tutumundaki ırak benzerliğini de gözden geçirelim.
bir zamanlar modern bir ortadoğu ülkesi konumunda olan iran, cia ve dolayısıyla abd destekli ayetullah humeyni sayesinde yapılan "islam devrimi" sonucunda, islami kurallara göre yönetilen, bağnaz bir ülke durumuna geldi.
abd ortadoğu'da hep aynı stratejiyi kullanıyor, her seferinde de başarılı oluyordu.
hedefinde olan ülkede önceden saçma bir devrim yapılmasını sağlıyor, ülkenin içe kapanık ve gelişimden uzak bir hal almasını sağlıyor, daha sonra da "siz geri kaldınız, size demokrasi getireceğiz" bahanesini öne sürüp o ülkeyi işgal ediyordu.
iran da sıradaki ülkelerden biriydi.
humeyni'nin yolundan giden mahmut ahmedinejad, tıpkı humeyni gibi abd'nin buyruklarından çıkmıyor, "bize ters davran, bize orayı işgal etmek için bahane yarat" stratejisini hızla uygulamaya devam ediyordu.
iran önümüzdeki aylarda işgal edilecek ve bu işgal edilecek ay, muhtemelen müslümanlar için kutsal sayılan aylardan biri olacaktır. abd, ırak'ı muharrem ayı'nda işgal etmişti.
buradaki ince ayrıntıda, abd'nin ortadoğu'da yapmış ve yapacağı bütün işgalleri "haçlı seferi"ne büründürme çabasıyla diğer batı ülkelerinin de desteğini alma ve dolayısıyla büyük bir savaş çıkarma isteği saklıdır.
büyük savaşlar, abd gibi büyük silah üreticilerine para kazandıran savaşlardır.
abd'nin iran'ı gerçek anlamda işgal edecek olmasının iki sebebinden en önemlisi,
bu toprakların dünyanın merkezi olduğunun farkında olmasıdır.
insanlığı yönlendiren bütün dinler, bu topraklardan çıkmıştır. bu bölgeler, uygun bir sırayla ele geçirilmesi, insanlığın da manevi direncinin kırılması ve sonuç olarak abd'nin hayalini kurduğu, tüm dünyayı kapsayan "amerikan imparatorluğu" hayalinin gerçekleşmesinde büyük bir adım olacaktır.
iran'ın işgal edilmesine sebep olacak diğer bir sebepse, iran'nın rusya'dan sonra dünyada doğalgaz rezervine sahip en önemli ülke olmasıdır.
abd iran'ı işgal ettiğinde, doğalgaz rezervleri sayesinde rusya'ya bu alanda da rakip olabilecek, ekonomisini daha da büyütecektir. bunun sonucunda daha gelişmiş silahlar, daha büyük savaşlar, daha fazla kan ve getirisi olan daha fazla para kazanılacaktır.
kuruluşundan bu yana bir yandan bilimsel ve teknolojik anlamda insanlığa büyük hizmetleri olan abd, diğer yandan ürettiği silahlar ve politikalarıyla aynı insanlığa kan kusturmaya önümüzdeki (en az)50 yıl boyunca devam edecek gibi görünüyor.