iki tarafı çam ağaçları ile çevrili köy yolunda gidiyoruz. Kız arkadaşımın ailesiyle tanıştık bu sabah. Ali amca hep birlikte bizi kahvaltıya zütürmeye karar verdi. Tabi herkeste biraz gerginlik var. En çok da bende. Bi falso vermemeliyim.
Sabah geldim evlerine. Dilem\'in annesi, babası ve kız kardeşi ile tanıştım. Salonda oturduk. Ben söze girdim; \"Merhabalar Ali abi. Dilem sizden çok bahsetti.\"
\"Merhaba Ahmet. Bize senden pek bahsetmedi, sürpriz oldu.\" dedi Ali abi.
Sonraki yarım saat boyunca çaylarımızı içtik ve başka hiç laf etmedik. Hani çocukken balonları aşırı şişirirdik ya, sonra patlardı. Salonda aşırı şişmiş balon gerginliği var.
En sonunda Ali abi; \"E hadi o zaman kahvaltıya köye zütüreyim sizi.\" dedi. Çok da iyi oldu, çok da süper oldu böyle demesi, çünkü yarım saat boyunca çoraplarıma baktım, halıdaki desenleri inceledim. Halı desenlerini incelerken o kadar girift desene maruz kaldı ki bilinçaltım, Ayavaska çayı içmiş kadar oldum.
Velhasıl işte arabaya bindik ailecek. iki tarafı çam ağaçları ile çevrili köy yolunda gidiyoruz. Yine bir gerginlik kimse konuşmuyor. Normalde konuşkan kişilik bozukluğu olduğundan şüphelendiğim kız arkadaşım, babasının yanında dut yemiş bülbüle, vazo kırmış kediye döndü. Biraz sonra yolun sağında sırt çantalı ergen irisi iki oğlana denk geldik. Kocaman çantalarla zorlanarak yürüyorlardı. Bizi görünce hemen otostop işareti yaptılar; eller havada baş parmaklar Allah\'ı gösteriyor. Otostop çekerken böyle çantalarla yürünmez, diye düşündüm. Sonra, gerginliği ortadan kaldırmak için bunu dışımdan söylemeye karar verdim;
\"Otuzbir çekerken böyle çantalarla yürünmez.\"