+3
-2
"Şiirsel şeyler yazmayı beceremem. Kitaplardaki ve filmlerdeki gibi içli intihar satırları dokmeyecegim buraya. Ne kendim için ne de dünya için faydalı bir şey yapmadım, yapamadım.
Aptal olduğumdan mi yoksa yazamayacak kadar icimin dolu olmasından mı bilemiyorum, bu satirlari dolduracak kelimeleri bir türlü denkleştiremiyorum.
Ardimda kalanları da üzmek istemiyorum, olabildigince sade bir biçimde... "
Bu esnada kalemini elinden düşürüyor. Evcil köpeği sanki bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi var gücüyle bir oraya bir buraya koşuyor, bacağına çarpıyor, paçalarından ısırıp cekistiriyor
Köpeğe herhangi bir duygu ibaresi taşımayan boş gözlerle bakıyor. Kağıdı kalemi yatağının kenarındaki sehpaya bırakıp mutfağa gidiyor. Köpeğin mama kabına köpeğinin en sevdiği mor paketli mamadan koyuyor. Üstüne de bir şeyler serpiştiriyor, dış kapının önüne koyuyor ve odasına geri dönüyor.
Odasının kapısını kilitledikten sonra kalem ile kağıdı tekrar eline alıyor ve kaldığı yerden devam etmek istiyor.
"olabildiğince sade bir biçimde... "
Yazmaya değecek başka bir şey bulamıyordu, kağıdı sehpaya koydu, sandalyesine çıktı, doğalgaz borusuna bağladığı ipi boynuna geçirdi. O an sadece tek bir şey için keşke diyordu. "Keşke en azından gunes ışığını son bir defa gorebilseydim". Hava öylesine kapalı ve karanlik ki..
1 saat sonra güneş açmıştı, odasının penceresinden içeriye, mosmor olmuş ifadesiz yüzüne güneş ışığı vuruyordu. Hayatı boyunca ışıldamamış yüzünün her zerresine o neşeli güneş ışığı vuruyordu.
Köpeğinin de cansız bedeni kapı önünde yatıyordu.
aradan 1 ay geçti
Eve neşeli 4 kişilik bir aile taşınmıştı. Ev sahibi de uyaniklik yapıp bir ay önce yaşanan olaydan yeni kiracilara bahsetmedi. Tekdüze bir hayatları vardı. Renkli eşyalarla dosedikleri çocuk odasının ortasında cansız bir bedenin sallandığından haberi yoktu hiç birinin.
Hatta evin hanımı kocasıyla sabah kahvelerini içerken laf arasında şunu söyledi.
"Bu ev bana nasıl iyi geldi bir bilsen! "
Hayat aynı durağanliğiyla devam ediyordu. Genç adamın arkadaşları olay yasandiktan 2 hafta sonra kendi hayatlarına geri dönmüştü. Arkasından öyle ahım şahım üzülen biri de olmamıştı açıkçası.
0
Ama özellikle içlerinden birisi bu olay yaşadıktan sonra derin ruhsal buhranlar yaşamaya başlıyor.
"Bu kadar yakinimda olan bir adam, ölümün sandığım kadar içi boş bir kavram olmadığını anımsattı bana. Kardeşim benim, sen ne yaşadın? Ölümünün ardından en yakının olduğum için insanlar sürekli sordular bana nasıl biri olduğunu. O an kendimi o kadar aşağılık ve değersiz hissettim ki. O klişe cümlelerden bir kaçını sarfettim ben de istemsizce,
-Gayet normal bir hayat sürüyordu, gülüyordu, çok mutlu bir insandı. Neden yaptı anlayamadım.
Gulusunun ardına sakladığın acıları dostun olmama rağmen goremedigim için, seni anlayamadığım için çok özür dilerim "
Bunları düşünürken genç arkadaşının aklına, bundan 1 ay önce bir çay bahçesinde yaptıkları bir konuşma aklına gelmişti. intihar eden genç laf arasında arkadaşına günlük tutmaya başladığını, bunu son 1 aydır yaptığını ve gözle görülür biçimde kendini iyi hissettiğini söylemişti."Belki neler yaşadığına dair o günlükten bir şeyler çıkarabilirim" diye düşünüyordu.Ama eşyalarını sahiplenecek ailesi veya arkadaşı olan bu gençten başka kimse yoktu. Eşyaların peşine düşmeyi planlıyordu.