-
126.
+26Amca yavaş bir biçimde ellerini kavuşturarak.Tümünü Göster
Amca; Bu işlere bulaşma oğul, doğruluğu var mıdır, yok mudur bilemem ama sana eğer bir zararı yok ise üsteleme başına bela alma.
Akın; Merak etme amcacım, aklımda bir kaç soru işareti var sadece merakımdan araştırıyorum.
Çaylar içilir, Samet'de bu meraka anlam veremese de evinin karşısında ki bir yapı olduğu için merak ettiğini düşünerek çok sorgulamaz. 1 kaç saat sonra amca müsaade isteyerek ayağa kalkar, Samet de amcayı bırakmak için evden ayrılır. Akın kahve yaptıktan sonra kafasındaki tonlarca düşünce ile birlikte balkona çıkarak kiliseye doğru bakmaktadır. Her geçen dakika Emel'i daha çok merak ediyor, sürekli aklı onda oluyordu. Akşam saatinin gelmesini sabırsızlık ile bekliyordu, öğrendiği bilgiler ile ona daha derin sorular sorabilecek belki de Emel ile rahat bir sohbet edeceğini düşünüyordu. Yalnız diğer gördüklerinden çok korkuyordu. Gece 03:16 artık uykusu gelmişti, ilk defa bu gece gelmeyeceğini düşünüp, esnemeler ile birlikte tam ayağa kalkacaktı ki ayak sesleri duyuldu. Aşağıya doğru baktığında ise Emel'in yanında beyaz giysili, uzun boylu, kafalarının ise insan başı olmadığı çok açık bir şekilde belli oluyordu. Çarşaflarının beyaz olması kötülüğü temsil etmediklerini düşündürmüştü Akın'a. Korkuyordu fakat Emel'e karşı büyüyen sevgisi, gözünü kör etmeye başlıyordu. El feneri, çakmak ve bir bıçak alarak aşağıya indi. Hızlı adımlar ile kilisenin kapısına geldi. Omuz darbesi ile kilisenin kapısını açtı. Donar bir vaziyette kuyuya doğru bakakaldı. Bir beyaz çarşaflı kuyudan su çekiyor ve Emel'in üstünden döküyordu. Diğer 2 çarşaflı ise belleri tamamen bükülüp, kemiklerinin paramparça olması gereken derecede hızlı bir şekilde hareket ediyorlardı. Akın ne yapacağını bilemedi. Emel, Akın'a doğru dönerek sert bir ses tonu ile;
Emel; GEL!
Akın; Tatatataammam.
Akın yavaş adımlar ile yürüyordu. Çok çekiniyordu fakat gitmesi gerektiğine inanıyordu. Mantığı ve ayakları kaçmak istese de Akın duyguları ile hareket ediyor ve ilerlemeye devam ediyordu. Kilisenin kapısı pat diye açıldı. Akın korkudan bir kaç adım geriye atsa da, Emel gel işareti yapıyordu. Emel ve yanındaki 3 beyaz çarşaflı içeriye girdi. Akın'da arkalarından içeriye girdi. Akın'ın elleri ayakları boşaldı ve dizlerinin üstüne çöktü gördükleri karşısında kanı dondu, nefes bile almayı hatırlayamıyordu.
başlık yok! burası bom boş!