+106
-13
Yıl 1986, Yalova'da bir köy, Bahri ve Ayşe'nin erkek çocuğu dünyaya gelir. Adını ismet koyarlar. Köyün hocası bir türlü çocuğun kulağına ezan okumak istemez, çünkü Ayşe'nin kısır olduğunu herkesler bilirdi. Bahri yalvar yakar ikna eder hocayı, hoca okumaya başlar. Çocuğun ağlaması kesilir, gözleri simsiyah olur. Hocanın burnu kanamaya başlar, çocuğu yatağa doğru fırlatır fırlatmaz kaçar. Köy meydanına endişeli bir biçim de koşarken gören köy ahalisi hemen hocanın yanına koşarlar. Hoca her şeyi anlatır, köylü bunlar köyümüze lanet getirecek diyerek ellerine aldıkları sopa, taş, tırpanlar ile Bahri'nin evini basmaya giderler. Bahri ile Ayşe her şeyin farkındadır. Apar topar eşyalarını toplarlar. Öncelik ile kasabadaki sağlık ocağına gitmeleri gerekmektedir. Yeni doğum yaptığı için Ayşe'nin kanaması tam durmamıştır. Çocuğu ise daha önceden hazırladıkları özel bir tılsımlı havlu ile sararlar. Köylü gelmeden hemen önce evden çıkarlar. Yolda sadece ismet'in ağlama sesleri vardır. Ne Bahri konuşuyor nede Ayşe. 1-2 saatlik yolun ardından sağlık ocağına varmışlardı. Kasaba çok sessiz az insanın yaşadığı ve ihtiyar bir hekime sahip sağlık ocağı vardı. Hızlı bir biçim de Ayşeyi kucağına alarak içeri taşıdı Bahri. Durumu anlattı doktora, doktor gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra dinlenmesi için Ayşeyi uyuttu. Bebeğin sağlık kontrolleri de gayet olumlu çıktı. Bahri çok rahatlamıştı fakat artık dönecek bir evleri yoktu. Hastane telefonundan istanbul'daki dayısı Mehmet'i aradı, Mehmet'e çocuğunu köy yerinde büyütmek istemediğini onun çocukları gibi şehirde büyütüp, eğitim almasını istediğini söyledi. Mehmet ise yardımcı olacağını, adresini verdi. istanbul'a geldiğin de onlara ev ve Bahri'ye bir iş ayarlayacağını söyledi. Gece 3 suların da doktor korkunç olarak nitelendireceği çığlıklar ve ağlamaları ile iç geçirdiği masasında bir anda irkilerek uyandı.