-
401.
+7Aracın için görünmüyordu. Kapısı açıldı, hafif bir rüzgar suratlarına çarptı. Hamdullah hoca dualar okuyarak yaklaşmaya başladı araca, kimse yoktu! Evet, kimse yoktu. Araç bomboştu hemen binmelerini söyledi Cafer Hoca ve Melih'e. Arabaya biner binmez çıkışa doğru sürmeye başladı Hamdullah Hoca. O da ne araçta bir ses Vukes yi ba, Hinose hifraa (Ölüm size umut sunar!) mırıldanan bir çocuk gördüler. Hemen aracı kenara çekerek korkudan aynı anda araçtan çıkarak farklı taraflara koşmaya başladılar. Melih arkasına bile bakmadan koşarken bir ağacın uzanmış köklerine takılarak kafasını vurdu ve bayıldı. Cafer Hoca ise köyün çıkışına doğru ilerliyordu, Hamdullah Hoca artık bu işin bitmesi gerektiğini biliyordu ve doğrudan babasının mezarına doğru ilerliyordu. Bir süre geçtikten sonra mezara varmayı başarmıştı Hamdullah Hoca. Ey, Lukiyas Cinleri ben buradayım beni alın dostlarımı bırakın diyerek bağırıyordu. Etrafını yavaş yavaş siyah dumanlar sarıyordu. Hamdullah Hoca ne kadar korksa da artık kaçabileceği bir yer yoktu. Mezarın içine baktığında gördüğü şey Melih idi. Ne olduğunu anlayamamıştı. Arkasından bir gülme sesi geldi bu ses çok tanıdıktı!
başlık yok! burası bom boş!