+14
-1
Çocuk seslerine uyanıyorum , neredeyse öğlen olmuş ,saat 11:30 . Kollarımla kendimi geri çekiyorum oturur pozisyon alıyorum , çarşafın desenlerine dalmış bugün ne yapacaktım lan ben diye düşünüyorum , karnımda acıkmış.
Hatırlıyorum, dün ona söz vermiştim.
Bir çift kaskım, bir depo benzinim,ve görülmeyi bekleyen muhteşem bir göl manzaram var,ne dersin ?
Kabul etmişti, hangi kız kabul etmez ki.
Çıktım yataktan, üstümde sadece siyah bir slip, kahve yapıyorum mutfakta. 2si 1 arada.
Mesaj attım,1 saate hazır ol diye, cevabı beklemeden kahvemi fondip yapıp duşa girdim. Boğazım yandı dıbınakoyim.
Duştan çıktığımda mesaj atmıştı, hazırım yazıyor, ama ben henüz değilim.
Dişlerimi fircaladim, bu arada fircayi sabit tutar, kafamı sağ sol oynatırım.
Çünkü şaraba zam gelmiş.
Siyah birşeyler giydim, renkli birseyjm yok ki zaten. Bir çift kask ve deri ceketimi alıp çıktım evden.
Apartmanın açık garajında ki onlarca arabanın arasında bir tek ruh bende var ulan dercesine mat siyah motoruma atladim, kaskın tekini çantaya koydum tekini taktım başıma.
gibeyim ,anahtar yok, unutmuşum.
Geri döndüm aldım geldim, evet hazırım.
Marş bastım, V motor kükredi. Güzel, çalışıyor...
Düştüm yollara, kıza gidiyorum.
Yol üstü bir tekele uğradım 6 lı Gold aldım biraz da tuzlu fıstık ,şaraba zam gelmiş.
Evinin bulunduğu sokağa girdiğimde uzakta beni bekliyor olduğunu gördüm,bu kızla evlenilir lan…
Siyah giyinmiş, benim gibi. Üstünde deri bir ceket sırtında küçük bir çanta o da deri.
Bunda ne var dedim, pogaça yapmış sabah, peynirli. Cidden bu kızla evlenilir…
Kaskini verdim takamadi ,döndüm ben taktim ,o sira yüzünü inceledim, soguktan kızarmış al yanakları, bende yeni uyandım diyen kısık mavi gözleri.
Yüzü gülüyordu çocuk gibi.
Bu kız cidden güzel lan.
Atladi arkama ama sarsmadı 50 kilo birşey zaten .
Sımsıkı sarıldı kolları ile belimden, boynu omzumdaydı ,narin vücudunu sırtımda hissettim, titriyordu hafif
Ah şu Ankara havası…
Tamammisin dedim cevabı almadan kalktım hafif
1.vites 2.vites 3 4 5 derken kaybolduk Ankara'nın caddelerinde.
Yavaş yavaş bozkır bizi karşılıyordu Ankara arkamızdaydi artık.
istikamet Bolu, Abant gölü..
Bir müzik açtım
Motorhead- god was never on your side.
Lemmy kilmisterin sesi ile V motorun sesi harman oldu, uzak diyarlara daldım, arkamda sevdiğim kadın ,belimi kavramış.
Bir sahil yolundaydık, üstümüzde ince birseyler, deri ceket yok bu sefer ,goguslerini sırtımda hissediyordum.
Her 10 saniyede bir aynadan onun yarısi gozuken yüzüne bakıyordum,ne kadar güzel bir yüzü var lan..
Yarım kaskindan çıkan siyah ipek saçları aynamda akan giden yol, deniz ve Ufuk çizgisi eşliğinde rüzgarda savruluyordu.
Bir anda kendime geldim, geç geldim.
içinde bulunduğum hayaller silsilesinden kurtuldum.
Yola bakmadan çıkan bir arabaya çarpmak üzereydik, çarptık.
Hayallerde yasayani gerçekler gibiyormuş.
Yanımda uzanıyordu elini tuttum, sesi çıkmıyordu hiç, hareket de edemedim biryerlerim kırılmış.
Bir insan kalabalığı oluştu başımızda, acıyan gözlerle bakan.
Daha sonra
Bir Ambulans geldi ilk onu alın dedim, hiç hareket etmiyordu, sedyeye uzanmış kayboldu ambulansın içinde, sirenler ile uzaklaştı ,baktım arkasindan gözden kaybolana kadar .
Bir sigara çıkardım, ateş istedim. yerde sırt üstü uzanmış göğü izledim ambulans gelene kadar, hafif ağlıyordum sanki, çok yıkıktım.
Ambulansim geldi asfalttan kazıdılar ,gittik.
Bilincim kapanmış, uyandığımda heryerimde borular vardı, dikiş izleri.
O nerde,o nasıl diye sordum ilk doktora cevap vermedi.
Dondum kaldım, düşünemedim,aglayamadım.
daha poğaçasını bile yiyememiştim...