+1
devam devam ahahahahah
vücudumun her yerinde ufak yanmalar vardı ve kaşınıyordum. yanağımın yere değen kısmında ufak taş parçaları yer edinmişti, kemiklerim sızlıyordu. ufak yanmalara refleks olarak yanıt versem de her yanımın tutulması oldukça iğrençti. ellerim üstünde doğrulurken o ufak yanmaların karıncalar tarafından yapıldığını farkettim. üstümde hala kıyafet yoktu ve pantolonum sırılsıklamdı. bütün gece o toprakta yatmıştım hemde ıslak ıslak. bir şok daga geçirmem zamanımı almadı çünkü yaralarım iyileşmişti gayet sağlıklıydım. " ulan bay cerrah... " dedim içimden. tedavi etmiş meğerse. güneş aheste aheste doğarken dün attırdığım üstümü geri giyip mangalci ecderhaya ve bay cerraha bakmaya gittim fakat kimseler yoktu. gerçekten oldukça tuhaf bir geceydi ve hiç iyi hissetmiyordum, gidecek yerim ve beni bekleyen insanlar olmadığı için rahattım aslında. geldiğim yoldan geri dönmeyi planladım ve yola koyuldum. arkama baka baka gidiyordum burası benim için önemliydi. bir yandan burnumu çekip bir yandan o sihirli gibi duran göl kıyısından uzaklaşırken bir kız sesi duydum. yolda veya etrafta kız mız yoktu ama sesi vardı. kaşınan taşağımın icabına baktıktan sonra sese kulak kesildim. hıçkırık gibi birşeydi, şu kızlara özgü olan kız seslerinden biri. yolun kenarındaki büyük ağacın arkasında minik bir ayak görünce yardıma ihtiyacı olabilir diye oraya yöneldim. burnumu çeke çeke kıza meraklı gözlerle baktım çünkü sabahın köründe burada ne yapabilir? yanına vardığımda şaşırdım. küçük bir çocuk sandığım aslında genç bir bayandı. yeşil ve düz parlak saçları küçük, yuvarlak omuzlarından beline dökülüyordu. bembeyaz teni, çekik gök mavisi gözleri, narin elleri ayakları, pembe dudaklarıyla gerçekten masallardan fırlamış periler gibiydi. bir eliyle yere dayanırken hafif yan şekilde yerde oturuyordu. yanına çömeldim, bana iri, gökyüzü gözleriyle bakarken güçlükle sordum
- burada ne işin var?
- sevgi istiyorum.
- ne? sevgi mi?
- sevgi istiyorum. sevilmek istiyorum. öp beni.
- niye öpeyim ki seni? o nereden çıktı iyi misin? hey du-
diyemeden minik beyaz elini yanağıma yaslayıp dudaklarımdan tek hamlede öptü. suratım alev almıştı çavuş ise radar gibiydi. o kadar karşı konulamazdı ki durmak aklıma bile gelmedi. bedenini istiyordum. o narin bedeninde hüküm sürmek istiyordum. dudaklarının tadı çok hoştu ve yeni açan yasemin çiçeği kadar sarhoş edici kokuyordu. nereden çıktın sen? neden seni öpmeliyim? kim ağaç kenarında sevgi bekler? ellerim beline sarılmıştı bile. karşı koymak şöyle dursun, beni daha da kışkırtıyordu. büyük ellerim o yuvarlak ve dolgun kalçayı kavradığında kısık ve narin bir inleme havaya karıştı. sen ne güzelsin... kucağıma gelmişti bile ve o kadar zarifti ki dokunurken tereddüt ettiğim oluyordu ama geçti tabi. gibim yönetimi ele geçirdi. o bembeyaz güzel memeleri kah ellerimin kah dudaklarımın arasındayken yolun kenarında seviştiğim umrumda bile değildi zaten ıssızdı. zevkle inleyip bedenime yapıştığı her an beni daha çok azdırıyordu. insan olduğundan şüpheliydim ama vücudu insandı. artık gibim o pembe zütünün sıcaklığını istiyordu. tam hamle yaptığım esnada
- dur... yapma...
- ha?
- ha-hayır yapma
- hadi ama.. ahh.. hadi..
- lütfen yapma... dur... a- ah dur dedim
o an bunu duyamayacak kadar zirvedeydim. fütursuzca gibimi o daracık bedenden içeri sokarken titreyerek inliyorduk. benim zevkten, onun ise acıdan inlediğini sonradan anlamıştım ama iş işten geçmişti. gibimi dışarı çıkarıp bir güzel boşaldıktan sonra tam rahatlyacaktım ki... HASgibTiR
rez rez reez
Tümünü Göster