+8
bir tane kokoreççiye denk gelince böyle bir istek oluştu içimizde. herif kesim tahtasını siliyordu ve her zaman kızarmış bağırsakların döndüğü demir çubuklar boştu. yalnızca kesilmiş ufak iki parça kenarda duruyordu. henüz dumanı üzerindeydi. herif bizi gördü, yanımdaki birer yarım yemek istediğimizi söyledi. herif gözleriyle boş tezgahını gösterip mahçup bir görünüm sergilemeye çalıştı. yanımdaki gerçek bir tak delisiydi. o an yemek istiyorsa hemen yemeliydi. ve azalmakta olan dumanı gösterdi herifi. herif iki yarıma yetmeyeceğini söyledi. yanımdaki adeta tak krizine girmişti. hiçbir şey söylemeden adamın boğazını yapıştı. ne dediğini bilmiyorum ama herif korkmuş gibi görünüyordu. yanımdaki bana işaret etti. tezgahtan üç metre öteye atılmış iki tabureye oturduk. yollar boştu. konuşmuyorduk. tak krizine girmiş bir herifle ne konuşulurdu ki? bekledik. yanımdaki şeytanı oynamayı bırakmıştı ve sabırsızdı. çok geçmeden herif uzaktan göründü. iki beyaz porselen tabakla bize yaklaşıyordu. geldiğinde tabağın birine uzandım. herif geri çekti. bana diğerini almamı söyledi. fark etmezdi tak taktu. yanımdaki ekmeği burnunun önünde geçirerek kokladı. herif uzaklaştı. ilk ısırığa yeltenmeden yanımdaki ekmeğine saldırdı. gözü dönmüş gibi yiyordu. ağzının kenarından kahverengi bir sıvı akmaya başlamıştı. bu sıvı taktu.her ısırıkta boynundan süzülen tak suyu artıyordu. o an anlattığım kadar sakin değildim, kusmuştum. sonradan öğrendim ki, adamı sıçması ve takuyla bir yarım daha çıkarması için tehdit etmiş. onu yadırgamadım. çünkü gerçek bir tak canavarı o.