0
Bu yazıyı yalnızca kendimi oyalamak için yazıyorum. Herhangi bir akıl, mantık aranacak tarafı olmayabilir. Hayatımda zaten hiç böyle bir yazı yazmaya kalkmamışımdır. Bu yazımı benden başka birisi de bilmeyebilir, bilebilir de. Sadece oyalamak istiyorum kendimi biraz. Yapmamak için pişman olacağım bir şeyi.
Günaydınsiz bir sabah benim için çok anlam ifade etmiyor. Gerçi sözcükleri grup halinde görmek benim için, onların anlam bombardımanına tutulmasının pimini çekiyor. Ama bu iki kelimeyi çok sevdim. Başından beri belliydi bu yolculuğun ismi. Başından beri de inkar etmiyordum. Yalan söylemiyordum sadece sessiz kalıyordum kendime. Bazen de kandırıyordum belki de. inanın bazen deli gibi de inanıyordum. O zamanlar benim için bazı şeyler yalan gelmiyordu, söylüyordum kendime. Belki de değildi, belki de öylelerdi. Böyle olup olmadığını tartışmayacagım. Her geregi olmayan tartışma bu dünyada birer yük. Dünyanın en güzel sabahı günaydınsız olmamalı diye içimden geçiriyorum. Haklıyım da. Yüksek ihtimalle. Gerci ihtimalleri neler, ne denli yüksek yahut düşük bilemem ben matematiğim yetmez. Günün sabaha buluşmasına kadar yazacağım. Bu benim için günaydınsiz bir sabah olmakla birlikte, duygusuz bir sabah olacak. Ben öyle hissediyorum. Belki de var olduğumu, yaşadığımı hissetmeyecegim. Böyle sabahlarım çok oldu ama sanki bu sefer de buz gibi hissedeceğim ya da sogukluktan hissetmeyecegim. Hissedecegimden tek emin olduğum şey gerçekler. Tahmin ettiğim, üzüldüğüm, hayır bu kadar olmamalıydı dediğim her şey artık gerçekler. Gecesi ise bulutlu gerçekler. Siz hiç yıldız gördüğünüzde deliye döndünüz mü, ne zamandı bilmiyorum ama. Ben bir gece bir sürü yıldız gördüm ve deliye döndüm. Hatırlamıyorum yanımda kim vardı ama çok garip baktı bana. Yıldızsız gecelerden gelmemiştim ama kafamı kaldırıp da bakmamıştım. Yahut şehir ışıkları, işte insanın bahanelerinden biri. Günah keçisi, şehir ışıkları. Neyse, kafam gibi allak bullak oldu burası da. Olsun ne yapayım. Sağlık olsun. Elimde hissettiğim tek güzel şey sağlığım. Herkes için dilerim, sağlıklı sabahlarinin olmasını. Birilerinin gelip, ah biz sana şaka yaptık. Buyur bu bir merdiven, bu merdivene tırmanıp istediğin her yere gidebilirsin. Demesini beklemiyorum belki ama. Tutunacak sağlam bir yerim olması beni iyi hissettirir. Günden geri ne kalır. Insan bazen dünden ne yediğini unutuyor. Bu günaydınsiz bir sabah. Bu sabah da unutulur belki. Unutmak için erken gerçi. Hâlâ sabaha varamadım çünkü. Her şeyi sileceğim güne ne denli az kaldı bilmiyorum, yalnızca tahmin edebiliyorum. Bulutlu geceden sıkılıp içeri geçeli çok oldu. ilk aklıma gelen şey kaçmakti. Zihnim beni buna zorladı. ilkel beyin hücrelerinden savaş yada kaç sinyali, kaç ile sonuçlandı. Doğru düzgün savaştığım bir savaş hatırlamıyorum aslında. Kacacaktim anahtarları bulamadım. Daha doğrusu aramadım. istemeden de olsa yalan söylemeyeceğim kararlıyım. Kitli değilim ama ben çıktığımda kapı kitli olacaktı, tekrardan çıktığım yere girmek için içeride anahtar aramak bu oyun için adil gelmemişti. Kalmayı tercih ettim. Belki de kaç sinyali yollamıştım ama savaş'ı davranıyorum. Bir arkadaşım ne kadar saçma düşünürsen düşün, davranma. Dedi. Belki de onu yaşamak istiyorum. Belki de zihnim ve gönlüm bunun için uygundur. Davranışlarım farklı olmalı. Çünkü ben şu yıldan beri böyle denilen insan olmak istemiyorum. Sana yalan söylemeyeceğim kendim. Tekrardan savaşmak için buradayım, yoksa çıkardım sokağa. Bulurdum anahtarı asılı çünkü hep orada bir yerdedir. Acıklı bir yazı mı bilemiyorum. Ya da umut dolu coşkulu ha? Hah sanmıyorum ikisini de. Bu sabah günaydınsiz olacak, neden mi? Uyumayacağım. Hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Savaşacağım. istiyorum. Açlık bedenimi sardı. Bombos bir midem var sanki gürlüyor. Niyeyse. Niyeyse böyle olmazdı hiç. Çünkü hep darda hissettiğimde açlığımı ve susuzluğumu bilmezdim. Sadece biraz iyi hissetmeye ihtiyacım var ve buna kendimi zorluyorum. içimden bir his bu sabahın kesinlikle günaydınsiz olması gerektiğini söylüyor. Esnesem de. Niye bu kadar günaydınsiz bir sabah istiyorum bilmiyorum. Ama böyle olması için cabalayacagim. Yanımdaki kitap siyah beyaz kapağı. Bakıyorum da hiçbir renk yok, yalnızca pembe bir kütüphane damgası var. Hayallerim böyle değillerdi inanın. Hayallerim renkliydi, böyle değildi. Sadece bir siyah var şuanda. Galiba bir sene boyunca sallayacagim hayal polaroidimden çıkan fotoğrafı. Umarım renkli canlı bir fotoğraf olur. Çok derin şeyler hissediyorum her defasında.. kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor. Bunu doktorlara soracağım. Yektaya dedim ki, bir şeyi koparınca ardından bi şeyler daha geliyor onunla birlikte, sanki şey gibi dedim posteri duvardan sokerken duvarın boyasının gelmesi gibi. Heyecanım da böyle. Kalbimi yerinden alıp zütürecek gibi.