0
Böylece benim için yeni bir kaderin başladığına inandırmıştım kendimi zira daha önce bu aşk denilen duyguyu hiç bu kadar felaketli hissetmemiştim.. Fakat hiç de düşündüğümü sunmadı hayat...
Okulun ilerleyen günlerinde bir türlü merhaba bile diyememiştim Züleyha'ya.Öylesine güzel öylesine hayal gözleri vardı ki onun güzelliğinin yanında kendimin sınıfta kaldığını düşünmeye başlamıştım.Ona bir merhaba diyememenin bedelini depresyon ve ezilmişlik sendromuyla ödüyordum. Henüz iyi tanımadığım biri için fazla olduğunu düşündüğümde oluyordu.Bu tür düşüncelerle kendimi teselli etmeye çalışsam bile nafile avladım hep. Devasa bir mıknatıs gibi çekiyordu beni kendine, vazgeçemiyordum...
Böyle ben ona açılamadan, bırak açılmayı iki çift laf edemeden beş ay geçti. Züleyha'yla olmasa bile kendime bir yakın arkadaş bulmayı başarmıştım.Bir gün okul çıkışında bir kişiye birden fazla kişinin saldırmaya çalıştığını üzerine gittiğini fark ettim. Tabi dururmuyum hemen olaya müdahale ettim fakat çocuklar aynı şekilde benide rakip bellediler sanane lan yavşağ dedi birisi.O sözünü bitirir bitirmez kafayı yedi benden, sonra ortalık toz duman falan. Adamları hallettik derken karşımıza dört kişi daha geldi. Bunlar bizi altı kişi dinlene dinlene dövdüler. Adamlar okulda çeteymiş biz nerden bilek tabi sonra anladık. Yediğim dayaktan sonra kavgayı ayırmayıp bizi yerden kaldırmak isteyen delikanlılara sert çıkıyorduk ilk orda tanıdık birbirimizi Fırat'la... Harbi sağlam çocuktu gözüme kestirmiştim.Bu olaydan sonra çok yakın iki arkadaş olduk. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmemeye başladı... Aradığım dostu bulmuştum galiba...
beyler devam ediyimmi ona göre yani??