her ne kadar kendimiz dizginlesem de. içten içe titriyordum. Bu fırsat başka zaman ayağıma gelmezdi. haliyle benden büyüktü ama aramızda sadece 4 yaş vardı. Merhaba dedi bana ismimi zikrederek. ahhh bu ses, bu dudaklar beni tahrik ediyordu. o kadar tutulmuştum ki kendisine ismimi nereden bildiğini düşünmeye zaman ayıramadım. donup kalmıştım. merhaba dedim sesim titreyerek. ablam beni şöyle bir dürttü gülümseyerek. o an kendimi toparladım biraz. herkesle görüştükten sonra masaya oturduk. dikdörtgen bir masaydı. bir başında babam bir başında da annem oturuyordu. Buse hemen karşıma oturdu. Allahım o mavi gözler, dolgun dudakları beni benden alıyordu. sütun gibi bacaklarına dokunmak istiyordum. kafamın içinde tilkiler dönmeye başladı o anda. Bu gerçekten çok tuhaf normalde kafam bu kadar çalışmaz ama Buse beni delirtiyordu. bir plan yapmalı ve masanın altından bakmalıydım bacaklarına. gibim o an o kadar dikleşmeye başladı ki masaya kadar uzanıp masayı sallayacak diye korktum. o kadar azdırıcı birisiydi Buse. Ben masanın altına girmeye çalışırken çok tuhaf bir şey oldu...