+1
Şimdi öncelikle bir zamandır cevap vermemişim;yeni gördüm. Eğer buna cevap bekleyen kardeşlerim varsa kusura bakmasınlar.
Bak; bu toplum (maalesef çoğunluğumuzun cahiliyet içerisinde olduğu için) ateistleri hep bilimci, akıllı,sorgulayan, bilgi ve kültür sahibi bu ülkenin aydın insanları sayıyor.
Ancak; “TEFSiR” diye islam’da bir iLiM olduğunu; ve bu Tefsir işiyle uğraşan kişilerin bu işlerle beyhude uğraşmadığının halbuki çok önemli bir işle muhatap olduklarının göstergesisin. Maalesef ülkemizin aydınları (!) Arapça’nın kelimelerinin karşılığının çok zengin olduğunu; Kuran-ı Kerim’i ve Hadis-i Şerif’leri iŞiN EHiLLERi (islâmiyet Hakkında, Muhaddisler yani Hadis-i Şerifleri Aktaran Değerli Büyükleri’miz hakkında, Arap Dili hakkında bilgi sahibi olan kişiler) tarafından sahip oldukları ilimlere dayanarak meali verilen, Türkçe’ye çevrilen, Kuran-ı Kerim’e anlam yani tefsir etme ihtiyacının olduğunu bilmiyorlar!
Her direkt gördüğünüzü kötü niyetiniz ile harmanlayarak, atetist forumlarda Beyin Ameliyatına uğramış, beyinsiz kişilerden alıp alıp karşımıza gelmeyin. Bunlar çok ağır iftiralar.(Bu kısımda bana kızdıysan; kızma çünkü işin aslını açıklayınca eğer objektif bakarsan zaten düştüğün durumun farkına varacaksın.)
Dediğim Tefsir konusuna dikkat edersen (Taberi Tefsiri’ni şiddetle öneriyorum;Doğru ve son derece ustalıkla hazırlanmış bir Tefsir’dir. Tefsir’ide seçmen çok önemli;sapık düşünceli ve kaynağı dayandığı duvar olan bilgisiz derlemelerden okursan, daha kötü olur.)
Herneyse, attığın siteden sana Ahzab Suresi,37. Ayette ne denilmek istediğini açıklayayım.Çok daha usta bir kaynaktan öğrenmek istiyorsan, aradığın şey Taberi Tefsiri’dir.
37. Ayet-i Kerime;
Öncelikle Ayet’in hakkında nazil olduğu konu olan ” Tertemiz, Namuslu,Mübarek, Değerli Hazreti Zeyneb Annemiz’in (RadıyAllahu Te’âlâ Anha) Değerli, Mübarek,Şerefli, Güzel,Mübarek, ANNEM BABAM O’NA FEDA OLSUN, Hazreti Ahmed Mahmud muhafazid Mustafa (SAllallahu Te’âlâ Aleyhi Vesellem) ile Evlenmesi”hakkında bilgiler vereyim;
Hazreti Zeyneb, Sevgili Peygamber Efendi’mizin Halasının Kızı,ilk imân Edenlerdendir. Asıl Adı Berre iken, Zeyneb ismini O’na Sevgili Peygamber Efendimiz vermiştir. Mekke’den Medine’ye Hicret ettiğinde bekardı. Sevgili Peygamber Efendimiz,O’nu çok sevdiği, azat ederek köleliğe karşı olan mücadelesini gösterdiği Hazreti Zeyd (RadıyAllahu Te’âlâ Anh) ile evlendirmiştir.
islamiyet’te bilindiği üzere bir kulun Yüce Allah (Celle Celalûhû) (Celle Şanûhû) Katında Değeri, sınıfa,paraya, mala,IRKA, renge DEĞiL; TAKVA’YA bağlıdır.
Ancak cahiliye devrinde köle ve imtiyazlı (soylu) sınıf gibi bir ayrım vardı. Sevgili Peygamber Efendimiz, Hazreti Zeyneb gibi soylu birisini Büyük Sahabe Hazreti Zeyd (azad olunmuş bir köle) ile evlendirmesi,bu köklü ilkeyi tamamıyla Ayaklar altına alındığının göstergesi olmuş; tartışmalara sebebiyet vermiştir.
O günkü geleneğe ve göreneğe tamamen ters olduğu için (Özgür bir kız ile azad edilmiş bir kölenin evlendirilmesi) Hazreti Zeyneb ve kardeşleri böyle bir evliliğe razı olmadılar. Hazreti Zeyneb; Sevgili Peygamber Efendimiz’e
\\\"Ya Resulallah,Ben SENiN halanın kızıyım, ona varmaya razı değilim, üstelik ben Kureyş\\\'liyim.\\\" diye görüşünü beyan etti. Resulullah (asm), Hazreti Zeyd\\\'in kendi yanındaki ve islâm\\\'daki değerini anlatıp, aslında ana baba tarafından asil ve soylu bir kimse olduğunu belirtti.
Ahzab suresinin 36. âyeti nazil oldu:
\\\"Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”
Bu Ayeti Kerime nazil olunca; Hazreti Zeyneb “Ben Allah’a ve Rasulüne karşı olamam.” dedi. Hazreti Zeyd ile evliliğine devam etmeye karar verdi.
Fakat aralarında samimi sevgi ve saygı oluşmadı. Hazreti Zeyd (RadıyAllahu Te’âlâ Anh) durumu anlayınca; Sevgili Peygamber Efendimiz’e Hazreti Zeyneb’ten boşanmak istediğini söyledi.
Efendimiz, çok müteessir oldu. Çünkü bu evliliği isteyen bizzat kendisi idi. Toplumun yanlış algılamalarını (köle ve soylular arasındaki sınıf farkını) kırmak istiyordu. Bu sebebten her defasında Zeyd\\\'e \\\"Karını tut, boşama.\\\" diyordu. Ancak her şeye rağmen bu evlilik bir seneden fazla sürmedi. Hazreti Zeyd, sonunda karısını boşamak zorunda kaldı.
iŞTE GELDiK ÇATTIK KiLiT NOKTAYA, DiKKAT LÜTFEN KARDEŞ;
“Aradan bir süre geçtikten sonra, sıra Cahiliyet\\\'te yaygın bir başka yanlış âdetin kaldırılmasına gelmişti. Bu da evlâtlıkların, öz evlât gibi kabul edilmesi, dolayısıyla onların hanımları da babalıkların öz kızı hükmünde telâkki edilmesi yanlışı idi.”
islâm, evlâtlık kurumunu temelden değiştirmişti; âyet-i Kerime bu konuda gâyet açıktı:
“Onları, yani evlâtlıklarınızı babalarının ismine nisbet ederek çağırın. Bu Allah katında daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar zaten sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.” (Ahzab, 33/5)
Bu âyet nazil olduktan sonra Zeyd, artık Zeyd bin Harise diye babasına nisbet edilerek çağrılmaya başlandı. Evlâtlığın kaldırılmasından sonra, evlâtlık hanımlarının da öz kız gibi olmadığı ortaya çıkmış oldu. Ancak bunun bir örnekle de ispatlanması ve kökleştirilmesi gerekiyordu. Bu da Hz. Peygamber (asm)\\\'in, Hz. Zeyneb\\\'Ie evlenmesi ile mümkün olacaktı. Ancak yerleşik bir âdeti ortadan kaldırırken ortaya çıkacak fitne ve dedikodular Efendimizi (asm) düşündürüyordu.
Ayeti Kerime’yi kısım kısım okumadığınız için yanılıyorsunuz, DEVAM!
Hani sen Allah\\\'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, \\\"Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah\\\'tan sakın\\\" diyordun.
(Yüce Allah’ın iman Verdiği, Sevgili Peygamberimiz’in hizmetçi ve köle iken azad edip iyilikte bulunduğu kişi Hazreti Zeyd’dir. Ayetin devamında Hazreti Zeyd’in eşi olan Hazreti Zeyneb’i boşamak istediği ancak Sevgili Peygamber Efendimiz’in karşı çıktığı anlatılıyor.)
DEVAM!
“içinde, Allah\\\'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun.”
(Hazreti Zeyneb ile Hazreti Zeyd; cahiliye dönemindeki köle olan bir erkekle soylu bir kadının evlenememesi geleneğini yıkmak;soylu ve köle arasındaki sınıf farkını ortadan kaldırmaktı. Bunun sebebi; islamiyet’te kulun üstünlüğünün SADECE VE SADECE TAKVA’SINA, YANi iMANINA,YÜCE ALLAH’TAN KORKARAK HARAMLARDAN KAÇINMASINA BAĞLI olmasıdır.
Aynı zamanda toplumda yine şöyle yanlış bir gelenek vardı;
Evlatlıklar, tıpkı öz evlatlar gibi görülüyordu. Dolayısıyla bir kişinin evlatlığının hanımı; o kişinin öz kızı gibi görülüyordu.Bu yüzden (baba ile öz kızın evlenemeyeceği için) kişinin üvey gelini, kişinin evlatlığından boşansa bile kişi ile evlenemiyordu.(tıpkı öz evlatta olduğu gibi.)
Ama bu yanlıştı.Şüphe yok ki Doğru Olan islamiyet’te;
Bir kişi,öz evladından ayrılan gelinini eş olarak alamaz (Kişinin öz evladından ayrılsa bile kızı gibidir. Bekar olsa bile eski kayınbabasıyla evlenemez.) Ancak evlatlığından ayrılan üvey gelinini eş olarak alabilir. işte bu cahiliye geleneğini yıkmak için Yüce Allah Katında, Sevgili Peygamber Efendimiz ile Hazreti Zeyneb’in nikahı kıyılmıştır.
Böylece herhangi bir kişinin evlatlığının boşadığı eşiyle, yani boşanan üvey geliniyle evlenebileceği ortaya konmuştur.
Sevgili Peygamber Efendimiz, Yüce Allah’ın bu köhne cahiliye geleneğini yıkmak için; Kendisiyle, Hazreti Zeyneb’i evlendireceğini biliyordu, ancak evlatlığının boşadığı eşini aldığı ve bu durum o zaman ki topluma çok ters olduğu için; çok fazla eleştiri ve dedikodu alacağını biliyordu. işte Ayeti Kerime’de bu durum anlatılmaktadır.)
Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), Onu, Seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü\\\'minlere bir zorluk olmasın. Allah\\\'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.)
(Ancak, Yüce Allah’ın burada yıkmak istediği yanlış bir gelenek vardı.Ve bu geleneğin yıkılması; kişinin evlatlığının boşadığı kadın ile kişinin evlenebileceği Şeriat’ta ortaya konuldu.
50. Ayeti Kerime’ye yarın cevap vereceğim
Tümünü Göster