+107
-13
ATATÜRK’ÜN ÖLÜMSÜZ AŞKI; DiMiTRiNA: ittihat Terakki Hükümeti tarafından göz önünden uzaklaştırılmak istenen Atatürk 1914 yılında Sofya’ya Askeri Ataşe olarak görevlendirildi. Sofya’da kendi ifadesiyle “gençliğini bırakan” Atatürk Sofya’nın en güzel kızı olan Dimitrina ile bir gece kulübünde tanıştı. Fonda Mavi Tuna Valsi çalıyordu. Atatürk hiç tereddüt etmeden Dimitrina’nın yanına gitti ve “bu dansı bana lütfeder misiniz” diyerek Dimitrina’yı dansa kaldırdı. Ertesi gün ise kızın ailesiyle tanıştı. Dimitrina’nın babası Bulgar Çarı’nın en yakın adamlarından biriydi ve eski Savunma Bakanı’ydı. Dolayısıyla savaş kahramanı bir generalin kızıyla Türk bir Ataşe Militer’in ilişki yaşaması halk arasında çok fazla dedikoduya sebep oluyordu. Ancak Atatürk hiç geri adım atmıyordu. Onca mahalle baskısına rağmen Dimitrina’ya evlenme teklifi etti. Dimitrina da bir saniye bile düşünmeden kabul etti. Ancak kızın ailesi Dimitrina’nın Atatürk’le görüşmesini yasakladı ve bu da yetmezmiş gibi Dimitrina’yı başka biriyle nişanladı. Bunu duyan Atatürk’ün dünya başına yıkıldı. Zaten görev süresi de dolduğu için kızla vedalaşmadan Sofya’yı terk etti. Halbuki Dimitrina hala Atatürk’ü seviyordu ve parmağına zorla takılan yüzüğü fırlatıp atmıştı. Ancak Atatürk bunu hiçbir zaman öğrenemeyecekti ve Sofya’dan ayrılırken Dimitrina’yı yanına alıp zütürmediğine çok pişman olacaktı. Yıllar sonra Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet eden Atatürk şu sözleri sarfedecekti: “Gençliğimi bıraktım ben Sofya’da. Bir kız sevdim ama bana vermediler.”
Sonuçta Atatürk ve Dimitrina ömürlerinin sonuna kadar birbirlerini asla unutamayacaklardı ve aşkları “ölümsüz bir aşk” olarak tarihe geçecekti.