+6
... siz,
asgari ücretin kiraya zar zor yettiğini her fark ettiğinizde,
pazar alışverişi sırasında canınızın çektiği ama kilosu 10 lira olan o meyveyi her alamadığınızda,
kırmızı etin tadını her "hatırlamaya" çalıştığınızda,
"kıkançlıktan ölen" Alman veya Rus turist sizin ülkenizde tatile gelirken siz onun yaptığı tatili kendi ülkenizde her yapamadığınızda,
birisi çıkıp çocuğunuza "sen niteliksiz bir adamsın o yüzden seni niteliksiz bir okula göndereceğim" dediğinde,
eski püskü Arabanız sık sık bozulurken, uğruna çığlık çığlığa sokaklara koştuğunuz adamların sizin cdıbına silecek olamayacağınız arabalara bindiğini her fark ettiğinizde,
refah düzeyini gösteren buzdolabını açıp içini her boş gördüğünüzde,
atanmayı beklediğiniz her gün,
oğlunuz her "baba bu bilgisayar yeni oyunları kaldırmıyor" dediğinde,
her wikipedia'dan bir şeyler araştırmanız gerektiğinde,
ülkemiz uluslararası medyada her alay konusu olduğunda,
yurtdışında asgari ücretin yarısı ile rahatlıkla alınabilen bir telefon için yemeden içmeden 3.5 ay asgari ücret biriktirmeniz gerektiğinde,
kızınız ona yıllardır yeni elbise alamadığınız için arkadaş grubu tarafından hor görüldüğünde,
4 yıl okuduğunuz üniversitenin diploması ne yurtiçinde ne de yurtdışında bir halta yaramadığında,
işsizlikten kıvranıp saçma sapan bir yerde kasiyerlik yapmaya başladığınızda,
her benzin almanız gerektiğinde
yarın öbür gün ciddi bir hastalık halinde, siz başınızdaki dertle boğuşurken birileri elinize faturayı tutuşturduğunda,
her hastayım ölüyorum diye acile gittiğinizde uzun kuyruklar beklemeniz gerektiğinde,
yurtdışından ithal edilen bir aracın fiyatının 1.5 katı kadar vergi ödediğinizde,
yarın öbür gün gerçekten adelete ihtiyaç duyduğunuzda,
sanki kendi kaynaklarımız bize fazlasıyla yetiyormuş gibi Evlat edindiğiniz Suriyeliler her tepenize çıktığında, eşlerinize kızlarınıza sarkıntılık ettiğinde,
yine aynı Suriyeliler üniversitelere sınavsız yerleşirken, kallavi harçlıklar alırken, ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanırken siz avcunuzu her yaladığınızda,
okulunuz bölünüp alacağınız diplomanız itibarsızlaştırıldığında,
oğlunuz, kardeşiniz, babanız hiç olmaması gereken bir toprakta şehit düştüğünde,
birileri size ensar vakfında yaşananları her hatırlattığında,
oy verdiğiniz devlet adamları gözlerinize baka baka her yalan söylediğinde,
maaşınız çoktan bitmişken üniversite okuyan çocuğunuz sizi arayıp para istediğinde,
köprü yaptığı için tebrik edip oy verdiğiniz bağlamda, cebinizde bahsi geçen köprüden geçecek kadar para olmadığında,
aylarca hazırlanarak girdiğiniz o mühim sınavdan sonra, soruların çalınıp bir gruba servis edildiğini her öğrendiğinizde,
çok daha yüksek puan almanıza rağmen, birinin sizin hak ettiğiniz o pozisyona atandığını her fark ettiğinizde,
kendi halinizde yaşarken sırf biriyle hemfikir olmadığınız için terörist ilan edildiğinizde,
daha iyi olduğunuza adınız gibi eminken, ihaleyi sırf rant uğruna size değil bir başkasına verdiklerinde,
sebebini tam olarak bilmemenize rağmen size kürt komşunuzla artık sohbeti kesmeniz gerektiği söylendiğinde,
nice emeklerle açtığınız işletmeniz kriz sebebiyle battığında,
kıymet verdiğiniz dini değerleriniz politik söylemlere her "meze" yapıldığında,
yorgun bir iş gününün ardından eve gitmeye çalışırken, CB geçecek diye saatlerce yollar her kesildiğinde,
pasaportunuzun itibarsızlığı sebebiyle her Avrupa tatilinden önce vize almanız gerektiğinde, ve bu süreçte size 3. sınıf bir ülke vatandaşı olduğunuz itinayla hatırlatıldığında,
geleceğinize, çocuklarınızın geleceğine umutla bakamadığınızı fark ettiğinizde,
sürekli aptal yerine konduğunu anladığınız o ilk anda,
...
ve daha nice seferlerde, inanın asıl ağlayan siz olacaksınız. Mutsuz olduğunuz için değil, buna bile bile siz sebep olduğunuz için ağlayacaksınız.