-
1.
+1Yaşayanlar iyi bilirler, henüz tanınmayan bir yazarın eserlerinin basımıyla alakalı yayınevleriyle kuracağı ilişki tipik bir boyun eğme ve lütfetme karakteristiğindedir çünkü böylesi bir durumda ne yazık ki şartların yegane belirleyicisi yayınevidir.
Kaldı ki tüm koşullar kabullenilmiş olsa dahi piyasaya rüşdünü henüz ispat edememiş genç bir yazarımızın yahut şairin, felsefecinin çalışmalarını kitaplaştırabilmesi günümüz pazar hesapları sebebiyle oldukça düşük bir olasılıktır. Açıkçası yazar adayı çoğu kez eserini okutabileceği hevesli bir editör bile bulamaz.
Ticari yayınevleri bir eserin edebi değerini hatta çağını aşmış olduğunu takdir etse dahi satılabilir bulmaz ise risk almak istemez, dolayısıyla özgün çalışmaları basmaya yanaşmadıkları içinde pek çok değerli fikrin ve estetik değerin yitip gitmesine neden olurlar. Ticaret yapanların odaklandıkları yegane kriter kar elde etmek ve bunun için de çok satabilmektir. Oysa çok satabilmek ancak çoğunluk tarafından beğenilmesi ve anlaşılması muhtemel normlara uymak demektir ki bu yöntem medeniyetleri ileri taşıyan ve ileri fikirlerin önünde çok ciddi bir engel oluşturur.
Her şeye rağmen eser bir şekilde sıratı geçmiş ve basımına karar verilmiş olsa bile, yaratıcısının önüne konulacak olan sözleşme hemen her zaman sömürge ruhunun modern ve süslü bir uyarlamasından ibarettir. Ticaret yapanlar genellikle basım maliyetleri ile etiket fiyatı arasındaki fahiş farka rağmen karlarını yaratıcıyla paylaşmak istemez, fırsatlardan, eşitsizliklerden fayda sağlamayı piyasanın dokusuna uygun meşru bir hak olarak görürler.
Hele ki, kitaplarının basım bedellerini yazarlara ödeterek hizmet verdiğini düşünen yeni tür yayıncılar var ki, onlardan bahsetmek dahi abestir edebiyat için.. Nihayetinde bu aşamalardan geçmiş her bir yazarın, şairin zaten malumudur bu konular. Ve aslında bizler de bugün yayınevlerini, koşulları yahut sistemi sorgulamak veya suçlamakla ilgilenmiyoruz artık. Çünkü elbette ki sözcükler düzeyinde her bir muhatabımız haklılıklarıyla alakalı çok uzun söylevler çekebilecektir bize. Lakin bu, hakkın ne demek olduğuyla ilgili oldukça derin bir felsefenin konusudur ve karşımızdakiler maalesef filozof değil..
Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki sadece sonuç odaklı düşünüyor ve bu durumda,bu koşullarda ‘Bizler ne yapabiliriz?’ diye soruyoruz.Ki aslında tüm tarihi pratiklerden de biliyoruz peşinde olduğumuz yanıtı; Birey olarak üstesinden gelemediğimiz bu tip piyasa açmazlarıyla baş edebilecek başlıca, belki de yegane yol, aynı baskı altında olanların güçlerini birleştirmesi, bir araya gelerek koşulları biçimlendirecek bir güç haline dönüşmeleridir.
Bir hedef olarak, bu ülkede yazıla gelmiş ve bir değer taşıyan her bir kitabın basımını, tanıtımını, dağıtımını sağlayacak, diğer taraftan piyasaya hakim pahalı kitap tekelini kırabilecek alternatifler yaratmak için eli kalem tutan yahut sadece sanata, bilime ve kitaplara değer veren herkesi bizlere katılmaya davet ediyoruz…
başlık yok! burası bom boş!