/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1 -2

    ​ Roselia, evin önündeki tabureye oturmuş, tane tane yağan karları seyrediyordu. Kafasını yukarı kaldırmıştı. Elleriyle, simsiyah ve beline kadar uzanan saçlarını arkaya doğru attı. Kar tanelerinin her biri yüzüne konuyordu. Teni, gece karanlığında ortalığı aydınlatan bir ay kadar beyazdı. Yüzüne konan kar taneleri birkaç saniye içinde eriyordu. Kuzeyde, soğuğun getirdiği tek güzel şey buydu. Ellerini iki yana doğru açmış, gözlerini kapatıp hayal kurmaya başlamıştı. Masmavi gökyüzünü, onu daha da güzel yapan, bütün güzelliğiyle parlayan güneşi ve rengarenk çiçeklerle kaplı bahçesini, etrafında koşan hayvanları, penceresinin önünde çeşit çeşit güzellikteki çiçekleri... Burayı yıllardır düşlüyordu. Kuzeyin soğuğunu ve vahşiliğini unutmak istiyordu. Cebindeki, yıllardan beri biriktirdiği paraları sımsıkı tutarak, "Bir gün gideceğim." dedi kendi kendine. Bunu kaç yüz defa söylemişti? O bile bilmiyordu. Fakat bildiği tek bir şey vardı, o da güneyin güzelliklerini ölmeden son bir kez görebilmek, yeşil çayırlarda koşmak, mavi denizlerde yüzmek ve rengarenk ağaçların altında uyuyakalmak, kelebekleri seyretmek, kuşların söylediği şarkıları dinlemek. 

    Tam o esnada üstüne bir şey atladı Roselia'nın. Dengesini kaybederek geri düştü. Bu, Roselia'nın köpeği Altın Kar'dı. Ona bazen bu isimle bazen ise sadece Altın diyerek sesleniyordu. Altın sarısı tüyleri ve kocaman kahverengi gözleri vardı. Roselia'nın düşmesiyle elinde tuttuğu paralar etrafa saçılı vermişti. Amcasının karısı, Gry, paraları görür görmez yaptığı işi bırakıp Roselia'ya doğru gelmeye başladı. Roselia, yere saçılan paralarını aceleyle yerden toplarken teyzesi elinden tuttu ve "Sen bizden para mı saklıyorsun?" diyerek elindeki paraları aldı. Roselia her ne kadar dirense de, teyzesi paraları çoktan almıştı. "Biz onu yanımıza alalım, büyütelim, besleyelim o bizden para çalsın." dedi. Roselia yerden kalkarak sinirli bir şekilde "Onları çalmadım! Yıllardır biriktiriyorum, kendim kazandım onları." dedi. "Sus! Yalan konuşma. Ben sizin içinizi bilirim." dedi. Roselia karşı çıkacaktı ki amcasının ona doğru geldiğini görmesiyle geri adım attı. Arild, "Ne oluyor burada?" diyerek Roselia'ya baktı. Roselia cevap vermedi. Gry, sol elini kocasının omzuna koyup sağ elindeki paraları gösterek "Bak yeğenine, şimdi de hırsızlığa başlamış." dedi. Arild, Roselia'nın saçından tutup yere itti. "Bir daha böyle bir şey duyarsam bu eve adımını atamazsın. Anladın mı?" dedi ve arkasını dönüp gitti. Altın havlamaya başladı fakat Roselia onu tutmuştu. Boynundan tutup geri çekti ve gözlerine bakarak "Sakin ol, tekrar çalışıp kazanırız." dedi. Roselia, Altın'ın yelelerini okşayarak "Kuzeyde tek başımıza ne yapabiliriz? Onlara ihtiyacımız var. Ben çok mu mutluyum sanıyorsun burada?" dedi ve ayağa kalkarak üstünü temizledi. Gry, Roselia'ya "Git odun topla gel, bir işe yara seni tembel." diyerek bağırdı. Roselia, evin yanındaki tahtadan el arabasını aldı. Evin arkasında, evden birkaç yüz metre ilerideki odun yığınlarına doğru yürüdü. Köpeği de onunla geliyordu. Odunlara doğru yürürken, Roselia kendi kendine söyleniyordu. Arabayı odunların yanına koydu ve teker teker yüklemeye başladı. Odunlar küçük bir kulübenin içindeydi fakat yine de ıslanmıştı bazıları. Odunları arabaya koyarken dikkat ediyordu ıslak olmadığına. Bir de bunun için azar işitmek istemiyordu. Arabayı, çekebileceği kadar odunla doldurup kulübenin kapısını kapattı. Tam gideceği sırada, arkasındaki, ormandan gelen sesler dikkatini çekti. Amcası her zaman Roselia'yı, o ormana girmemesi konusunda uyarmıştı. Halk, kendi arasında Ölü Orman diyordu burası için. Çocuklar merak edip arasıra girmek istemiş olsa da köyün yaşlıları her zaman hikayeler ile onları korkutup ormandan uzak durmalarını sağlamıştır. Orman tamamen harap haldeydi. Her taraf kara ağaçlar ile çevriliydi. Ne bir çiçek açıyordu ne de herhangi bir hayvan yaşıyordu o ormanda. Köyün önde gelen bazı yaşlıları o ormanı yüzyıllar önce bir ejderhanın yaktığını, bu yüzden hiçbir bitkinin büyümediğini söylüyordu. Bazıları ise büyücüler tarafından ormanın lanetlendiğini öne sürüyorlardı. Her ne kadar bazıları büyücü diye bir şeyin olmadığını söylese de. Roselia, gelen sesi duymamazlıktan gelmek istedi ve önüne dönüp arabayı çekti. Fakat birkaç adım sonra daha gür bir ses ile arkasına döndü. Altın, öne atılarak ormana doğru havlamaya başladı. Roselia, Altın'ın yanına çöküp "Hadi, oraya giremeyiz, odunları zütürmemiz lazım. Gry sinirlendiği zaman neler olduğunu biliyorsun?" dedi ve arabayı çekmeye devam etti
    ···
   tümünü göster