+4
Köyde hiç cami yoktu... Cemevi , kilise falan da yoktu. Küçük bir köydü zaten ve her yerini gezdiğime emindim ama bu bahsettiğim yapılardan hiç görmemiştim.
Aklıma takılan tek şey oydu... Köydeki bu gezinti de pencere ve kapıdan gelen sesleri bana unutturmuştu aslına bakarsanız , kafam dağılmıştı biraz da olsa.
Saat sabaha yaklaşırken oturduğum sandalyede uyuyakalmışım... Kahveye insanların gelmesiyle uyandım."Rahat uyuyabildin mi ?" diye sordular... Nezaketen rahattım dedim.
Benden rahatsız oldukları belliydi... Ödevi hızlıca halledip burdan gitmeyi düşünüyordum.
Köy kahvesinde kahvaltı ettikten sonra yavaş yavaş hazırlanmaya başladım. Inegölde bir otele yerleşip baştan savma fotoğraflarla projeyi sunacaktım.
Ben çantamı hazırlarken köylülerden bir tanesi
"Hayırdır kardeş , ne tarafa ?" diye sordu.
"Inegöl'e gideyim... Size rahatsızlık verdim." dedim.
Ses çıkarmadılar... Rahatsızlık duyduklarını kabul ediyorlardı bir bakıma...
Herkese afiyet olsun dedikten sonra kapıya doğru yöneldim o sırada genç bir çocuk beni tuttu , köyde gördüğüm tek genç çocuk buydu.
"Hocamız köy yollarının kapalı olduğunu , seni 2-3 gün daha misafir edeceğimizi söyledi" dedi...
"Hoca mı ? Hocanız kim ?" diye sordum.
Sonra tanışabileceğimi söyledi... Çocuk yavaşça köydeki erkeklerin oturduğu kahve masasına doğru yürüdü.Onu görenler sanki genç birini görmüş değil de aile büyüklerini görmüş gibi ellerini önüne bağladı.
"Hocanın misafiridir... " dedi.