/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +2
    Spa merkezine gelmek üzereydik,
    B: Daha ne kadar var ? (Afra tafrası yatışmış bir şekilde)
    E: 1 km kadar, ha bu arada sinirlerin hafiflemiş sanki ?
    B: Öyle mi ?
    E: Haksız bir konuda bana sinirlenmen ... ( Ses tonunu yüksekten alçağa doğru bunu dedim ve şimdi alaycı bir tavırla) Pekte umrumda değil.
    B: Ya tamam haksızdım özür dilerim ama biraz beni umursar mısın lütfen ?
    E: Hem boş yere afra tafra hemde beni umursa, bu şey değil mi ya; hem ayranım dökülmesin hem zütüm gibilmesin ?
    B: Ya ama (küçük bir kız çocuğu şeklinde) ne bileyim Özge öyle mesaj atınca birden şey oldum.
    E: Korktun, ama neyden ?
    B: Beni bırakıp gitmenden.
    Kız burada alt yazı olarak senin itin oldum ister bin üstüme sür beni ister gib bir köşeye at beni diyordu.
    Spa merkezine vardık, kapıda yine Halime hanım vardı. Ama bu sefer tek değildi. Yanında bir erkek daha vardı. Ve bu ... Lanet olası bin Hakan, nasıl beni burada buldun ya ?
    E: Halime hanım.
    H: Aaa, Eirene. Hoş geldin. Dur bakayım notlarıma, hmm evet bu gün saat 9.15 gibi teslimat geleceği bildirilmiş. Sen malları içeri taşırken ben kasadan paranı getireyim.
    Ben malları içeri taşıdıktan sonra Buse ile Hakan\'ın sohbet ettiğini fark ettim.
    E: Muhabbetiniz bol olsun, insan bizi de çağırır.
    H: Yok be eski güzel günleri yâd ediyorduk.
    B: Kendi adına konuş, hiçbiri güzel değildi.
    Zaten eskiden sevgili olduğunuzu bilip bunu umursamıyordum. Umursadığım tek şey Buse\'nin AIDS olmamasıydı. Dışında bana bulaşıp suratıma vurmadığınız sürece ne tak yediğiniz umurumda değildi.
    H: Çok keyif aldığını söylüyordun ama. (yavşakça sırıtıp iğnelemeler.)
    H: Sahi ya arkadaş olduğunuzu biliyordum fakat bu kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum.
    B: Tahmin etmek zo-
    E: Yakın olup olmamak bize kalmış ve geçmişte ne yaptığınız beni alakadar etmez. Sadece yanımda muhabbetini açmayın.
    H: Hey dostum, biraz sakin olmayı de-
    E: Bak Hakan zaten seni sevmiyorum, sen işine git ben işime.
    B: Eirene, cidden sakin ol.
    E: Yeterince delirttin biraz da sen sakinleştirmeyi dene.
    B: Pekâlâ.
    O sırada karşıdan biri gelir. Bu gelen Hakan'ın olduğu takımın kaptanı Umuttur.
    U: Hakan, sıkıntı mı var ?
    H: Hayır, yok. Sadece şu çocuk beni tekrar ezmek istediğini söyledi.
    U: Geçen seni yenen mi bu ?
    H: Evet.
    U: Pek gençmiş, söyle bakalım veled, senin ehliye-
    E: Sana ne ?
    U: Bu yaptığın bir meydan okumadır ama.
    E: Git işine, tek anladığın şey aracının motorunu güçlendirerek dağdaki yavaş araçları geçmen. Bu sebepten dolayı kendini takım kaptanı falan mı zannediyorsun ?
    U: Çok iddialısın, bu akşam, saat 22.00'da seni her şeyimle bekliyor olacağım.
    E: Pekâlâ, bizde geri vites olmaz.
    B: Yapma, kaybedersin.
    U: Ha bu arada, kuralları ben koyarım. Unutma!
    E: Bol şans.
    H: Eirene, iki dakika benle gelir misin ?
    Beni kenara çekti ve konuşmaya başladı.
    H: Bak dostum, beni sevmiyor olabilirsin buna saygı duyarım.
    Bu dediği laftan sonra biraz kanım ısındı lan.
    H: Ancak,
    Buse bu sırada bize kulak misafirliği yapmak için kutu kola makinasının önüne gelir.
    H: Buse benim exim ve ben hâlâ onu seviyorum. Çok güzel vakit geçirdim. ileride benimle birlikte olması için her şeyi yaparım.
    E: Bu yüzden mi beni ezmek için takım kaptanın ile kavga ettirttin ?
    E: Bak dostum, ne yaptığınız beni alakadar etmez. Buse seni hâlâ sevse bile umurumda değil. Ama karşıma çıkma.
    H: Güzel, benle o kadar seviştikten sonra senin sevip onla birlikte olma ihtimalin yok diye düşünüyordum ve haklı çıktım.
    Rule one : Karşında ben varsam haklı olma ihtimalin yoktur.
    Rule two: Karşında ben varsam haklı olma ihtimalin yoktur.
    Question one: Senin çükün kaç cm amk ? Bu kızın niye hiçbir yeri açılmamış o zaman ?
    Her neyse, olanlar açıkçası beni sinirlendirmişti.
    E: Bittiyse gidiyorum, dinlediğin için sağ ol Buse.
    B: Ya, özür di-
    E: Bir gün içinde farklı sebepten ötürü iki defa özür dilenmez.
    ( https://youtu.be/tyVy1aZITfk )
    Arabaya doğru hızlı ve arkama bakmayan adımlarla yürüdüm. Anladım ki benim bu kızı gibmem onun için bir ödül olmuş. Huur kurusu seni.
    B: Açıklayabilirim.
    E: Açıklamanı falan dinlemek istemiyorum, bu ne yani ? Kadının cebinde parası yoksa kumbarası dıbcığı mı ?
    B: Hayır, buraya taşıdığımız zaman ailem çok borç içindeydi ve bende kendi giderlerimi hafifletmek için Hakan ile çıkmaya ve onu kullanmaya başladım. Sadece bir kere birlikte old-
    E: BANA NE ?
    Arabaya bindim, Buse de bindi. Kontağı açtım ve hızla gazlamaya başladım. Dağdan aşağı sürdüm, suratımda azrailimsi bir ifade vardı.
    B: N'olur, yalvarırım bana kız, bana küs ama yavaş sür. N'olur beni bırakma.
    Dediklerinin farkında bile değildim. O kadar sinirliydim ki kan beynime sıçramıştı. Herhalde Buse'yi eve bırakır ondan sonra en sevdiğim mekan olan tepeye geçip iki bira çekerdim. içindeki B vitamini beni rahatlatmaya yeterdi.
    B: Böyle yapma gözünü seveyim, kaza yapacaksın bak. Hem sorunlarımızı konuşarak halledebiliriz.
    Dediği hiçbir şeyi algılamıyordum. Pek ağlak biri değilim fakat sinirlenirsem gözüm sulanır. Biraz gözlerim sulandı. Ağladığımı zannetmesini istemem çünkü bundan nefret ederim. Dağdan indik, eve doğru giderken ben hala sinirli bir şekilde basıyordum. Bir elim vites bir elim direksiyondayken buse elini elimin üstüne koydu ve
    B: Sakin ol artık, konuşup çöz-
    E: Dokunma bana.
    B: Peki, ahh karnım. Eczane önünde durabilir misin ? ilaç alayım.
    E: Peki.
    Buse'nin karnı ağrıyordu. Ağrı kesici almaya gitti ve inerken :
    (To be continued)
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster