+4
Neden ben sahip çıkacakmışım ki ona? Ne hali varsa görsün. Zerre kadar umurumda değil. Bir taksi çevirdi ve eve taksiyle gittik. Eve kadar hiçbir şey konuşmadı. Eve vardığımızda o taksiden inmedi.
Süleyman-“Ben mekana gidiyorum. Sen de eve git. Bu gece benim odamda uyu. Yarın iyi günümde olursam artık salonda bile yatabilirsin.” dedi ve gitti. Canıma minnet. Yatarım şimdi o kocaman yatağa. Umarım fazla sarhoş olmaz. Yine onu meyhanelerden toplamak istemiyorum çünkü. Eve girerken bir anda korktum. Aklıma o göz geldi. O da neydi öyle? Evin karanlık olması daha da korkutucu. Işığı açtım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Eğer gece geldiğinde ışıkları açık görürse beni keserdi. Işıkları kapattım ve hiçbir şey düşünmeyerek uyuya kaldım.
Uyandığımda gökyüzüne doğru bakıyordum. Lan yoksa kaypak beni dışarı mı attı. Doğrulmak istedim ama hala uykum vardı. Betona göre rahat bir zemindi. Hem de hiç üşümüyordum nedense. Üzerimde yorgan mı var? Evet. Ama biraz sert. Neyle örtmüş lan üzerimi taş mı? Şöyle bir uzandım pul pul bir şeyle örtmüş üzerimi. Bu ne be? Daha çok timsah derisi gibi. Lan bizim kaypaktan bahsediyoruz. Timsah derisini üzerime örtmeye mi kullanır? Saçma sapan düşünceler. Muhtemelen tam uyanamadım. Durmadan da sağımdan hava akımı geliyor zaten. Ama güzel yani. Şimdi gözlerimi ovalayacağım ve bakacağım ki kaypağın yatağındayım. Hatta belki de yanımda uyuya kalmıştır. Hem timsah derisi olsa ağır olurdu. Tamam bu da ağır ama rahat yani. Neyse en sonunda dayanamayıp sağıma döndüm ve gördüğüm manzara karşısında korkudan dilim tutuldu. Bu ne lan böyle? Önümde kocaman kertenkele tipli bir şey var.