/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +6
    (Part 2 is here, https://www.youtube.com/watch?v=_DjE4gbIVZk )
    Zamanında canınızdan çok sevdiğiniz insanla düşman gibi karşı karşıya gelmek ne kadar üzücü bir şey lan. Gerçi bizim sevgi diye adlandırdığımız şey ne ki ? Karın doyurmaz, tes tis boşlatmaz, bir gibe yaramaz. Peki biz niye seviyoruz ? Sevginin amacı ne ? Ne işe yarar ? Sevgi nedir ?
    -(Eski yavuklum) Sıla : Burada ne işin var ?
    B: Okul kantinindeyim, prezervasyon almak dışında ne işim olabilir ?
    S: Her zaman ki gibi mizah seviyen yerlerde.
    B: Seni geçsin istemedim ihihihihi
    S: Niye geldin ?
    B: Sana hesap mı vericem ? Canım istedi kantine indim, sıkıntın mı var ?
    S: Benim yok ama senin var gibi, duyduğuma göre seni terk ettiğimden beri daha çok kızla konuşuyormuşsun.
    B: Senle çıkarken de konuşuyordum ama bu kadar kıskanmıyordun, sanırım birileri daha fazla kıskanmaya başlamış. (giblemez tavırlarla bin gülüşü)
    S: (Gözüyle drift yapar ve yusuf yusuf uzaklaşır)
    Kan şekerin düştü diye kantinden çilekli dildo almaya gidiyorsun, mutlu sanıyorlar ... Dildom kadar değerli olsaydın şuan dildoyu yemek yerine seni öperdim dıbına çaktığımın kezbanı. Gibtir git az ötede triplen.
    Tam kantinden çıkıp sınıfa doğru gidiyordum ki pantolonunda düpdüz ve dar bir çizgi ile yeni kız aşağı doğru iniyordu. Bir insan neden o kadar dar şey giyer hiçbir zaman anlamadım. Tamam taekwondocu olmama rağmen bende dar kot giyiyorum ama bana yakışıyor, ayrıca sen kızsın kocaman zütün var nasıl sığdırıyon içine ?
    Biraz daha aşağı geldiklerinde fark ettim ki Özge de yeni kızın yanındaymış. Ama yeni kızın adını bilmiyordum, acil öğrenmem ve yürümem gerekliydi. Türk'e durmak yakışır mı hiç ? Biraz daha yakınlaştıklarında fark ettim ki Özge bana karşı kezban tribi atıyordu ... Çok üzülmüştüm var ya anlatamam. O kadar umurumdaki. O an ne Özge ne de Sıla umurumdaydı. Zaten eski sevgililerim tarafından gamsız diye adlandırılmıştım. Gerçi siz gamsız deseniz kaç yazar, bayram gelince bayram mesajı ile sizlere mi yürüyeceğim ?
    O an ne Özgeye ne de Sılaya kafam takılmıştı, tek umurumda olan o sarı ve düz saçlı, kehribar gözlü, 70-60-80 vücut ölçülü kızın donunun nasıl koktuğuydu...
    Her neyse dedim içimden, ne tribiniz umurumda ne külodunuz. Size ilgi gösteriyorsam erkek olup genimde kız gibmek yattığı içindir. Zütünüz kalkmasın hemen. Sınıfa doğru yola koyuldum. Zaten okulda pek bir şey yaptığım söylenemez. Ya kızlarla sohbet ederim -ki genelde onlar yanıma gelir-, ya canımdan öte kardeşim dediğim Cengiz ile konuşurum, ya kitap okurum ya uyurum ya da müzik dinlerim.
    Sınıfa girerken bir şey fark ettim. Cengiz çok sinirliydi:
    B: Neyin var len ?
    C: Olm Elifle ayrılmıştık ya, 2 hafta erkeklerle takılma demiştim karşılık olarak bende kızlarla takılmayacağım demiştim. O da tamam diyerek konuyu kesip sohbeti bitirmişti. Şimdi etrafı erkeklerle dolu ...
    B: Ya olm dert ettiğin şeye bak. Onu gibemezsen beni gibersin. Beni de beğenmezsen türünün son örneği değil bu kız ben seni bi güzel karıya zütürürüm ne olacak.
    C: LAN MAL BEN BU KIZI SEViYORUM!
    B:O sesini alçalt yandex diskini çıkarmayayım senin. Neyse panpa ben sana dedim. Kızlara saf duygu ile yaklaşıp iyi çucuk olursan gibilirsin diye. Ne zaman beni dinlemeden hareket ettin başına bir şey geldi, öğüt vermeyi sevmiyorum ve sana sevmeyerekte olsa en büyük iyiliğimi yaptım. Artık akıllan biraz.
    C: Harbi dıbına koyim iyi ki varsın, he bu arada ben Beyza'nın yanındaki o çocukla mevzu yapacağım bu gidişle.
    B: Az önce boşuna mı o kadar oksijen sarf ettim ben dıbına çaktığımın aptalı ?
    Diyerek konuyu kapattım. Çünkü ne kadar desem de anlamıyordu. Bir musibet bin nasihattan iyidir derler. Bence fazla tavsiye vermeme gerek yok. Hem dinlemiyor da zaten.
    Günün geri kalanını uyuyarak geçirdikten sonra eve gittim. Bugün pazartesiydi. Ve günüm güzel geçmişti. Başım her zaman ki gibi bela içinde değildi ve sanırım beni en çok mutlu eden şey buydu.
    - Ben geldim Anne.
    - Sen mi geldin oğlum ?
    - Yok anne otobüsü eve soktum ...
    - Ben sana otobüsü sokacağım şu ukalalık huyunu bırakmazsan.
    - Kankalarımdan daha kıyak muhabbetin var yemin ediyorum, ne dersin bir ara senle kız keselim mi ?
    - Beraber kesmeye ne gerek var ? Karşı binada Emine teyzenler var. Onun kızı Eda'yı dikizlesene camdan. Bizim zamanımızda öyleydi. Göster ama elletme (bin gülüşü)
    Ne kadar kıyak bir annem vardı. Anne konusundan çok şanslıydım. Yemekleri desen efsane, yetenekli, bilgili, okumuş, kendi ayakları üstünde durabilen. Allah'ım reankarnasyon varsa eğer ben yine bu rahmi seçmek istiyorum.
    -Neyse ben bir şeyler yer ve spor yaparım.
    -Bugün antrenmanın yok ki ?
    -Odamda torbam ve dambıllarım var ya ...
    ( https://www.youtube.com/watch?v=D8GbcKUMOIg )
    Bir şeyler yedim ve biraz uzandım. Hava hafif esintiliydi ama güneş altında kalanlar terliyordu. Odamın cdıbını yarım açmış üstüme rahat bir şeyler giymiş, odamı toparlamış ve koşuya çıkmıştım. Eve tekrar döndüğümde ise açma germe, esneme yaptım ve kick box çalışmaya başladım. Küçüklükten beri hayalimdi taksör olmak. Çünkü hep itilip kakılarak büyümüştüm ... Ve hep şunu düşündüm "Eğer yeterince güçlü olursam kimse bana zarar veremez.". Ama gün geçtikçe anladım ki o iş öyle değilmiş. Her ne kadar güçlü olursan ol zarar görebiliyormuşsun. "O zaman neden yeteri kadar gücüm var ise bana zarar verecek şeyleri kendimden uzak tutmuyorum ?" diye düşündüm. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kendimi antrenmanıma verdim. Taekwondo ile kick boxu birleştirip kullanıyordum. Odamda iyi bir çift eldiven ve bandaj, tavana asılı 1 metrelik ve 80 kiloluk bir kum torbası, duvara monte aparkat ve kroşe için bir torba ve reflex topu vardı. Ardı ardına sağ direk sol direk, savunma, geri kaçma yana kaçma hemen ardından palding ve high kick, (boxta olmasa bile dirsek çalışırdım) çeneye dirsek, karaciğer; sanki bir profesyonel cerrahmış gibi tüm organları ve kritik noktaları amigdalama kazışmıştım. Çok yorulsam bile benim için çalışma bitmezdi, hemen ardından ağırlık çalışırdım ve haftanın 3 günü bunu yapardım. Antrenmanın ardından duşa girip rahatladım. Saat 4.30'da okuldan çıkmış 4.48 gibi eve gelmiştim. Antrenmanıydı, yemeğiydi, dinlenmesiydi, duşuydu, saat 7 olmuştu. Ders çalışmayı sevmezdim. Dersi - her ne kadar uyuyarakta olsa- derste dinlemeye çalışırdım, mantığım ile soruları çözerdim. Çalışsam da çalışmasam da ne 70'in altına düşer ne 87'nin üstüne çıkabilirdim. Sonuş olarak boş vakitlerimde ders çalışmak yerine film izler, kitap okur ya da spor yapardım. Sosyal hayatım yokmuş gibi görünüyor olabilir fakat gayet iyi bir sosyal hayatım vardı, çünkü herkesle geçinemez ve kitap okumaktan huur sarrafı olmuş biriydim. Etrafımdaki her huura ayarı verir ve yollardım. Bu yüzden herkes beni sevmezdi. Ama sevenler adam gibi yanımda dururdu ve onlar da bir hayli fazla kişiydi. Yine de çok konuşkan biri değildim, fikrimi herkesle paylaşmayı sevmez, en basit işleri bile gizli kapaklı çevirmeye bayılırdım.
    Sonuç olarak kitap okumaya başlayacaktım ki abimin geldiğini duydum. Yanına indim ve karşıladım.
    -Hoş geldin
    -Hoş buldum (soluk soluğa idi)
    -Ne kesiyoz bu bayram, sağlık, konut, trafik, tss?
    -Bıkmadın mı şu espriden ya ?
    -Durmadan yaptığıma göre ihihihi.
    Günün kalanını kitap okuyarak geçirirken saatin farkına varmamıştım, saat 10 olmuştu. Ve ben sabah 2 de kalkacaktım. Ne lanet bir durumdu bu. Sevmediğin işi sırf ailene yardım olsun diye yapmak. Yine de ailem için değil mi. Sonuna kadar razıyım.
    Yavaş yavaş uykuya daldım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Ne anlatıyo bu amk bi tak anlamadım
      ···
   tümünü göster