+1
Evet beyler yeni inciye giren bir panpanızım. uzun süredir hesabım olmadan dolaşsam da bugün ilk hesabımı açtım. ilk entry şerefine sizden anancılık ve küfür istemiyor bunların yerine yapıcı eleştiriler istiyorum. Daha önce hiç bir platformda bu tür bir şey yazmadım. izlediğim onca film okuduğum onca roman sayesinde mitoloji hakkında bilgi sahibiyim. Ben de bunu kullanabilirim dedim. Tüm partlar hazır ilk partı attıktan sonra ilgi görürse diğer partları da atacağım
Part1:
Mağara karanlıktı. Biraz derinde olmalıydık. içerisi kükürt kokuyordu. Gözlerim hala tam açılmamıştı. Buraya nerden geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama adımı hatırlıyordum. Adım … Neydi benim adım? Sanırım Jayce’di. Neyse asıl mesele bu değil. Mağara… içerisi garipti. Dur biraz. Burası bir odaya benziyordu. Örme duvarlar, yerde gıcırdayan taşlar. Ama odada bir şey parlıyordu. Çok az ışık saçıyordu. Bu ışık bir kılıçtan geliyordu. Elime aldım. Kılıcın kabzası benim için yapılmıştı adeta. Üzerinde bir şeyler yazıyordu. Bu , normal bir dil değildi. Bu, Antik Yunancaydı. Tanrıların diliydi. Üstünde ismi yazıyordu. Garip bir şekilde bu yazıyı okuyabilmiştim.
Diğer odadan bir ses geldi. Ses bir insandan çok attan geliyormuş gibiydi. Toynak sesiydi bu. Sert bir zemine değiyordu. Atlarınki kadar zayıf bir ses değildi bu. Ses birden kesildi. Baktığım yönden bir kız içeri girdi. Kılıcı sıkıca tuttum. Sonra birden sağ kolumdaki yarayı fark ettim. Bu bir yaradan çok yarığa benziyordu. Biraz daha derine inseydi kemiğim gözükebilirdi. Kılıcı sol elime aldım. Kız hiçbir şey yapmıyordu. Yavaşça yanıma geldi, kılıcını yere bırakıp sağ kolumdaki yaraya baktı. Kızın yüzü çok tanıdıktı. Ablam? Veya bir ablam var mıydı? Kız çok güzeldi. Sarı saçlarını örmüştü. Kolu dirseğine kadar gelen bel altı bir beyaz savaş khitonu(1) vardı. Çok tedirgindi. Arada bir arkasını kontrol ediyordu. Kılıç tutmaktan olmalı ki elleri kızarmıştı. Beynimde bazı parçalar birleşmeye başladı. Bu kızı öpmüş müydüm ben? Tekrar bakmak için ona döndüm. Bir şeyler söylüyordu. Sonra birden kızın boynuzları olduğunu fark ettim. Ayaklarının yerini de bir çift toynak almıştı. Sesi kalınlaştı. Sonradan onun bir insan olmadığını anladım. Bu, bu bir minatordu!
Beğendiyseniz şuku atmayı ve uplamayı unutmayın
(1)Antik Yunan ve Romalıların giydiği bir elbise türü.
Part2:
Bana büyü yapmıştı. Sağ kolumu sıkıca kavrayıp beni karşı duvara fırlattı. Bu, değişik bir minatordu. Diğerlerinin aksine mavi ve bir insan boyutlarındaydı. Gelişimini tamamlamamış olmalı ki boynuzları kısaydı.
Ağzından salyalar akıyordu. Saçları yağlı ve incintı. Sırtında iki tane savaş baltası vardı. Baltaların el işçiliği güzel değildi. Üzerinde kurumuş kan lekeleri kalmıştı. Kafasını eğip atağa geçti. Güzel bir hamle ile sıyrıldım. Bir anlığına saldırma imkanım oldu. Bacaklarına kılıcımı sapladım. Bu onu hem yavaşlatacak hem de boynuzlarını etkili kullandırtmayacaktı.
Kılıcımı batırdığımda normal bir kan bekliyordum. Ama mavi bir kan çıktı. Çok güçlü bir şekilde bağırdı. Hatta böğürdü. Kılıcım ona karşı etkiliydi. Belki de büyülüydü. Durun bir dakika . Bu ilahi bronzdu. Canavarların en büyük düşmanı. O yüzden parlıyordu.