//*edit: trende girmişiz baylar. eskiyi arayanlar çok demek.
*
trend umurumda değil, beni mutlu eden tek şey, bir kaç kişinin,
aynı anda bir fikri desteklemesi. bu çok güzel işte.
eyvallah.*//
insanlar her şeyin eskisini arar oldu.
git gide artacaklar,
artacağız. eheh.
başlayalım dostlar.
dostun eskisi. canından ötedir. ne kadar sağda solda ortam yapsan da, ne kadar surat yapsanız da bazen birbirinize, yine de bir yerde gördüğünüz vakit, eskiler canlanır gözlerinizde. gidip bi' selam verip alma işine bakar her şey, tüm teferruat dökülür ardından.
sevdalığın eskisi. 10. sevgilinizde bile, bi' gözünüz 9'da bi' gözünüz 10'da olur. bu sebeple deriz "usta bu kız başka... ". ne kadar farkında olsak da her şeyin, bir önceki farklı gelir hayatımıza, tarzımıza ve duygularımıza. duygular sahte bile olsa...
sokakların eskisi. "ah ulan nerede bizim taştan kalelerimiz?", dediğimiz, o güzel sokaklar. yolda aheste aheste yürür iken, kaldırım taşlarının arasındaki ot gibi yeşerir bu fikir aklımızda. yağmurlu günde topun yüzünüze geldiği yahut maçtan sonra domatesli, biberli, boool peynirli bir sandviçin yanına, bir de gazoz çektiğiniz günlerin yaşandığı sokaklar artık yoktur sanırsınız buralarda. sonra sağdan ikinci sokakta iki çocuk görürsünüz, iki sandviç ve iki gazozla. içiniz ısınır o anda.
okulun eskisi. üniversiteliysen lise günlerin, liseliysen ortaokul, ortaokulluysan da ilkokul günlerini özlersin. eski okul, eski ortam.
"sazan 1, sazan 2, sazan 3... ", diye saydığın günleri hatırlatır sana bir okul bahçesi. dersten kaçtığın günleri özlersin. şimdiki gibi muhabbetin yerini telefonların esir aldığı bir okul ortamı değil de, hep eskiyi özlersin. horoz şekerini özlersin. eski güzeldir. eskiyi hep özlersin.
insanların eskisi. "insanlık ölmüş, püh... ", demenin insanlık dışı olduğu zamanlar. sakızını çalsan da, sana ne kadar kızsa da, yine de gelip çaldığın sakızın aynısından sana veren bakkalı özlersin. topunu kesen o teyze, belki kesmeseydi topunu, geçen birine anlatırken gülemezdin, onu da özlersin.
kıçına kadar dar-yırtık kot pantolon çekip, üstüne top gibi kıvırta kıvırta yürüyüp, babasına "babişko" diyen o insanvari varlıkların olmadığı insanları özlersin.
aynı şekilde kıçını tabak gibi meydana çıkartıp, suratına da yarım kilo tarçınlı alçı(!) sürdükten sonra, oraya buraya oturup, fank fink fonk muhabbeti yapan, sözde namuslu, cilveye gelince Ciguli kesilen kadınların olmadığı insanları özlersin.
belki diyeceksiniz, yukarı da kadınlara fazla yüklendim. hafifleteyim o zaman.
el kadar kızların kaçırılıp katledildiği, tecavüz edildiği, pid0fili manyağı bir toplumdan ziyade, gerekirse elini kullanıp rahatlayan, helalini arayıp mutlu olan bir toplumda yaşamak istersin.
herkesin birbirinin dinine karıştığı, müslümanın terörist, ateistin şerefsiz, hristiyanların gavat diye adlandırılmadığı bir toplumda olmamayı, herkesin "insan" olduğu o güzel ahaliyi özlersin.
özlersin işte dıbına koyayım ya.
özlenecek ne varsa özlersin.
ama sakın etme ey dost,
sakın eski özlemlerine kapılıp hayatına yanlış yön vermeyesin.
eski dost diyip taş gibi dostlarını satmayasın.
hristiyan, ateist diyip milleti tak yerine koymayasın.
"yollu" diye yol verip, ne namuslu kızları kaçırmayasın.
"sakız vermez len bu... " diyip, dondurmayı kaçırmayasın.
bilmediğin hiçbir şeye ön yargı ile yaklaşma ey dost.
sabır ve azmini,
dirayetini ve hidayetini hiç kaybetmeyesin.
inancını hiç yıkmayasın.
madem ki konuyu biraz tavsiye, öğüt tarzı bir yere bağladık,
babamın 80'li senelerde defterine yazdığı bir Çin özdeyişi ile bitiriyoruz,
hepinize sevgiler, saygılar.
yaradan sizinle olsun.
iyi geceler.
"Bilmediğini bilen çocuktur,
O'na öğretin.
Bilmediğini bilmeyen cahildir,
O'ndan sakının.
Bildiğini bilmeyen uykudadır,
O'nu uyandırın.
Bildiğini bilen öndendir,
O'nu izleyin."