/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +1 -1
    1-kendisi hapse giriyor. ve oldukça bakımsız bir halde... saç sakal birbirine girmiş elbiseler yırtık pırtık ve kötü bir kokuyla hapishane günlerini geçiriyor.

    bir gün hapishane müdürü onla dalga geçmek için geliyor ve

    -oooo üstat, maymuna dönmüşsün

    + duvara döniyim o zaman 2-bir basın toplantısında necip fazıl kısakürek konuşurken kalabalığın içinden birisi kendisine salatalık fırlatır.

    necip fazıl hiç istifini bozmaz ve kurduğu cümle sadece

    -birisi kimliğini bırakmış gelsin alsın.

    olmuştur.
    3-Üstad'ın çalışma odasına giren bir yazar üstadın çalışma odasına göz attıktan sonra:
    -Hayrola üstad çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda,
    Üstad şu cevabı verir:
    -Sen hiç süt içen inek gördün mü?
    4-Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, ilahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
    - Nedeveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin göz bebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir...
    5-Mahkemede hakim, Necip Fazıl'a:
    - Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi?
    Necip Fazıl sorar:
    - Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?

    6-Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
    -'Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.
    Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
    -'Aaa Nazım sen bilmiyormusun Hayvanlar oruç tutmaz...
    7-Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
    -Osmanlı emperyalist değil miydi?
    Cevap dikkate şayandır:
    -Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.
    8-Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
    "Üstad", diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."
    N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: 
    "Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş. 
    ···
   tümünü göster