/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 226.
    +7
    Serhat, “Son sözün bu mu?” diye sorunca, Meryem, “Evet bu!” dedi. Ama Serhat pes edecek gibi değildi. Yine özürler dileyip duruyordu. Ama Meryem de alttan alacak gibi görünmüyordu, her seferinde, “Artık bitti, boşuna özür dileme!” diyordu. Konuşmalar bu şekilde ilerlerken birden Meryem'in, “Napıyorsun bırak beni!” demesini, Serhat'ın ise, “Ben bitti demeden bitmez, senin dıbına koyarım!” dediğini duydum. 

    içeride işler ters gitmeye başlamıştı anlaşılan. Serhat'ın yumuşak, alttan alansesi gitmiş yerine öfkeli ve kızgın sesi gelmişti. “Senin dıbını giberim huur, sen kendini ne sanıyorsun!” dedikten sonra Meryem'e vurduğunu duydum. Çıkan dayak seslerini kapının arkasından rahatça duyabiliyordum. Meryem feci bir dayak yiyordu. Meryem'den, “Vurma, vurma, ahhh, vurma!” sesleri çıkarken Serhat küfürler savurup dayak atmaya devam ediyordu. Attığı ve Meryem'in suratında patlayan şiddetli tokatların sesleri bütün evin içinde yankılanıyordu. 

    O anda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. içeri geçsem Meryem'in dediği gibi daha kötü bir sonuca yol açacaktım. Ayrıca Serhat ayı gibi bir adamdı ve beni de Meryem gibi dövebilirdi. Yapabileceğim tek şey Meryem için dua etmekti, ama seslere bakılırsa dayağın sonu gelecek gibi görünmüyordu. Sehpanın devrilme sesi geldi, Meryem, “Vurma, bırak, vurma!” diyordu ama nafile. Dayak faslı bittiğindeyse 'Caaarrttt!' diye bir şeylerin yırtılma sesi geldi. 
    ···
    1. 1.
      0
      Meryem ağlamalarının arasında dayak yemekten bitkin bir sesle adeta inler gibi, “Bırak beni, hayvan, bırak!” diyordu, ama Serhat'tan karşılık alamıyordu bu sözlerine. Serhat'ın öfkeli homurtularını duyuyordum. Bir süre sesler bu şekilde birbirini kovaladı, araya Serhat'ın küfürleri de karışıyordu. 

      Meryem'in ağlaması devam ederken, Serhat'ın, “Eğer dediklerimi yapmazsan bunları kocanla oğluna gönderirim, yoksa sen bilirsin!” dediğini duydum. Bu sözleri birkaç defa daha tekrarladıktan sonra kapının şiddetle kapandığını duydum. Bir süre daha içeriyi dinledim. Meryem'in hıçkırarak ağlamalarından başka ses gelmiyordu artık. Kapıyı açıp içeri geçtim. 

      Meryem saçı başı incin bir halde yerde çırılçıplak yatıyordu. Yediği dayakla ağzı yüzü kan içinde kalmıştı. Hemen kaldırıp tuvalete zütürdüm. Ağlamalarına aldırmadan soğuk suyla yüzünü yıkadım. Birkaç dakika sonra kendine gelir gibi olduğunda salona geçtik. Çekyata oturdu. Suratı pancar gibi kızarmıştı. Yerdeki kıyafetleri yırtılmış adeta parçalanmıştı. 

      Yerdeki kıyafetlerini alıp Cemil'in odasına geçti, ama kapıyı kapamadı. Ben de peşinden gittim. Cemil'in küçük dolabının içinden kendisine yeni bir külot ve sutyenle kıyafetler aldı, onları giyinirken, “Resimlerimi çekti huur çocuğu, kocamla oğluma gösterecekmiş!” dedi öfkeyle yüzüme bakarak. Nedendir bilmem o an bu sözlerinden çok utandım. Serhat da benim izlediğim yolu izlemişti, Meryem'i çıplak resimleri ile tehdit ediyordu. 
      ···
   tümünü göster