/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +4
    Alarmla beraber uyandı, günü ve saati düşündü, 26 Şubat 2018’di, saat 5:20. “Neden bu saate alarm kurmuştum ben?” diye düşündü. Sonra hatırladı ne yapacağını. Odası incintı, düzenli bir incinlık gibi, istediğinizi çok zorlanmadan bulabilirsiniz fakat görünüş itibariyle incin olduğu hissini veriyordu. Yatağından kalkarak çıplak ahşap zemine bastı. Sanki geçen akşam dövülmüş gibi yürüyerek masasının başına geçti. Ödevleri vardı, gece uğraşıp uyumuştu fakat ödevleri biriktirip yapardı genelde. Gece neredeyse bütün dersleri bitirmişti, saat 3 gibi uyumuştu en sonunda uykuya dayanamayıp. Oturduğu sandalye biraz soğuktu, ona kendi kendine uydurduğu bir isim olan uyku sıcaklığını üstünden atmasına yardım etti. Biraz canlandı ve tarih ödevini yapmaya başladı. Tarih’te yapması gereken tek şey aslında birkaç soruya cevap vermekti, “bu yaşta bunlarla uğraşmam çok ilginç” diye düşünerek yapmaya başladı. ilk soru Osmanlı tarihindeki bir insan ile ilgili bir soruydu.
    “Takiyüddin’in rasathanesi halkın hangi iftirasına karşı yıkılmıştır”
    Yavaş yavaş yazmaya başladı, aynı anda sesle yazdığı şeyleri tekrar ediyordu.
    “Halk onun meleklerin bacaklarını gözetlediğini söyleyerek rasathanesini yıktırmıştır.”
    “Ne kadar geri kafalılık” diye düşündü, “hala bunu yapabilecek insanlar var ve ben iyi ki onlardan değilim”
    Tarih, edebiyat ve coğrafya ödevleri bitmişti ve okula gitmek için hazırlanmaya başladı. Evinden yaklaşık 200 metre uzaklıktaki bir okula gidiyordu. Daha kötüsü olacağını düşünerek o okulu çok inanmayarak yazmıştı ama girmişti. Taban puana çok yakın bir puanla. Bütün gün boyunca ne olabileceğini tahmin edebiliyordu. Arkadaşlarıyla okulda biraz gezecek, aynı soruları soracak. Sevgilisinden ayrılan veya kavga eden varsa teselli edecek ve dersleri dinleyip ve yazılan her şeyi yazıp günü bitirecek. Gelirken kulaklıkla müzik dinleyecek. Bağımlı sayılabileceği şeyleri tekrarlayacak ve gün bitecek. Ortaokuldaki bir öğretmeni aklına gelir gibi oldu. “Bir günü bir gününe eşit geçen zarardadır” demişti öğretmeni. Boş verdi, çantasına o gün işlenecek dersleri koydu. “Matematik, kimya, edebiyat ve ingilizce” diye içinden geçirdi. Haftanın o gününü zaten hiç sevmemişti, sıkıcı dersler ve sıkıcı öğretmenleri vardı, hepsinin yüzünde “emekli olsam da kurtulsam” ifadesi vardı ve ders işleyişleri de düşünceleri kadar sıkıcıydı. “Ben seveceğim bir işte çalışacağım” dedi kendi kendine. Çantasını sırtlandı ve okula koyuldu.

    Not: Rez gelirse devam edeceğim
    ···
   tümünü göster