-
26.
0Alt tarafı ayağımızın altında olacak değer vermediğimiz bir şey üretiliyordu.Tümünü Göster
babam 10 lira vermişti. Sanırım yemek yemem falan için. Bir büfeye girip tost aldım. Yanına da bir
sprite. Büfeci de susmuyordu. Galiba biri bu civarda ki adamların yanına gelip “susan huur
çocuğudur” demiş. Yoksa herkes bu kadar çok konuşamazdı imkan yoktu.
tostu yedikten sonra dönmem için iş yerine 10 dakika vardı. Yolda ki banklardan birine oturup
etrafa baktım. Yoldan geçen güzel kızlar vardı. 10 dakikayı onlarla değerlendirebilirdim.
Yapmadım ama. Kendimi çok bitkin hissediyordum. Sonra uzaktan biri bağırdı “geeeenç gel
işbaşı”
neden bana miras bırakan bir akrabam yoktu ki.
Tekrar işe girdik. Yine bana söylenenleri yaptım. Sayacının sahibi geldi kahkaha atarak.
Ustabaşına iddia kuponunu gösteriyordu. Herif 900 lira tutturmuştu söylenene göre. Bende bir ara
10 tane falan kupon yapmışımdır. Ama hiç tutturamadım. Tek maçtan bile yatamadım. Hep olduğu
gibi bütün maçları yanlış tahmin ediyordum.
akşam doğru saat 5 olduğunda vücudum buradan kaçalım diyordu bana. Artık sahiden kafayı
yiyecek konumdaydım. Biri bana dokunsa ağlayacaktım. Beni öldürseler sesim çıkmaz. Ama bu
tür şeylerden nefret ediyorum. köle gibiydim.
artık saat 8 olmuştu. iyice afalladım ne zaman bitiyordu lan bu iş. Allahım hayatımın sonuna kadar
ayakkabı tabanı tekleyecektim. iş çıkışına yakın bunların muhabbet iyice manyaklaştı:
-yav abi o karıynın göğüsler üfffff.
+onda ne amcık vardır biliyor musun, soğan gibi yarmışlardır onu.
-yanında ki karı nasıl dana anasını satayım.
+onlarda da acayip amcık vardır öyle deme. Bir keresinde öyle bir kadınlayım. Yemin ederim
göbeğini baldırlarını kaldırdım amı bulamıyorum.en sonunda iki elimle açtım oraya vurdum mala.
(bu cümlelerin birazcık daha iğrencini düşünün)
bu anda tuvalete gittim. Konuşmanızı gibeyim dedim. Ama tahrik olmadım desem yalan olur. Bir
attırsam mı diye kendim söylendim. Ama yapmadım. Tekrar geri döndüm çalışmaya.
Saat 9 da iş bitti. Ustabaşı hadi koçum yarın görüşürüz diyince kanım çekildi. Değil 1 gün bir saat
daha gelemezdim buraya. Dışarı çıktığımda 1 ay falan geçmiş gibiydi. Çok tuhaf hissettim kendimi
. ilk kez dünyayı görüyor gibiydim. Ardından bu salakça düşüncelerin fazla üzerinde durmadan
minibüs durağına gittim.
minibüs durağında liseli bir çift vardı. Aşkım lı maşkımlı konuşuyorlardı. Tam üzerine
kusmalıklardı. Onları duymamaya çalıştım. Neyse ki minibüste gelmişti.
minibüsler bildiğimiz gibi. Ayakta gittim doğal olarak. otobüs ve minibüslerde bu olay çok aptalca
geliyor bana. Yürümemek ve yorulmamak için bu araçlara biniyoruz. Ama daha çok stres yaşayıp
daha çok yoruluyoruz. Herkes birbirinin kucağına oturabilmeli. Bunları aşmalıyız artık.
eve geldiğimde kişneyen bin yine oradaydı. Galiba evdekiler benden ümidi kesince evlatlık
almışlardı bunu. Benden daha çok bizim evdeydi. Yine bir kızla msnde konuşuyorlardı. Kafayı
soktum ikisinin arasından ekrana baktım. Kız bunlara en son 25 dakika önce cevap vermişti.
babam içeriden bana seslendi, yanına gittim:
-nasıldı iş?
+muhteşem. (biri neyi duymak istiyorsa benden tam tersini söylerim)
-hadi ya. Yarında oradasın yani?
+memnuniyetle giderdim baba ama ödevim var.
-bak sen.
+yaa.
-demek ödevin var?
+öyle.
-nasıl olsa uzaklaştırma aldın gerek yok ödeve falan yarın da gidiyorsun?
cevap bile vermedim kendisine. Ben bu herifin oğlu olmayabilirdim belki de. Kendimi bu şekilde
avuttum.
sabah uyandığımda gördüğüm rüyalar beni daha da korkuttu. Aynen şöyle bir rüya gördüm:
yan yana 20 kadar çıplak kız dizilmişti. Onlara büyük bir açlıkla yaklaşıyordum. Ardından bir de
baktım birbirlerine iple bağlıydılar. Ve daha sonra arkadalarından ustabaşı çıktı. “oğlum tekle
bunları” dedi. Kızların iplerini tek tek kesip onları ayırdım. Hayatımın en taktan anlarıydı.
ertesi sabah uyanıp babamın arabasıyla tekrar işe gittim. atölyeye girince yine ağlamaklı oldum.
içeride çalışanlardan biri vardı. "kahvaltı yaptın mı" dedi. hayır dedim ki aslında yapmıştım.
istersen bir şey alıp ye daha var dedi. hemen dışarı çıktım. bulunduğum yeri biraz dolaştım. güzel
bir yer değildi . biraz uzakta lise vardı. öğrenciler okullarına doğru gidiyordu. bazıları da tam ters
yöne. hem işten kaçmak hem de biraz eğlence olsun diye yine bir kızın peşinde takıldım. sıradan
bir kızdı. güzel denebilirdi. takip etmeye başladım onu.
kız ormanlık bir alana girdi. çardaklardan birine oturdu. bende ona uzak olan başka bir çardakta
oturdum. bir süre öylece durduk. ardından kalkıp yanına gittim. merhaba dedim.
+merhaba.
-birini mi bekliyorsun?
+evet.
-erkek mi?
+evet.
-ben gideyim o zaman.
+yani.
-yakışıklı biri mi?
+az çok.
-neden onunlasın o zaman.
+motorgibleti var.
keşke bir motorgibletim olsaydı. bu kızla burada yatardım. erkek arkadaşı gelmeden geri döndüm.
iş saati de geçiyordu. ben de internet cafenin birine girdim. abimin dandik bir knight online çarı
vardı. oyundan zerre anlamıyorum. ama bütün internet cafe onu oynuyordu. bende girdim oyuna.
şu nova falan atan karakterdim. herkes bağırıyordu parti marti diye. ardından ben de karakterimi
tenhaya arkaürüp gizledim. kalabalığı sevmeyen bir karakterdi.
internet kafedebaya bir oturdum.
başlık yok! burası bom boş!