/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    "baba yarın gitsem olur mu" dedim. cevap
    vermedi. şimdiki aklım olsa "sen benim için bir tanrı modelisin bin fight clubu izledin mi cahil
    lümpen" demezdim yine de. levye yi alır gebertirdi beni. 30 dakika kadar olmuştu yolda ilerleyeli.
    bir binanın önünde durduk. gel benimle dedi. arkasından yürümeye başladım kurbanlık koyun gibi.
    ne var yani benim de kız gibmişliğim vardı neden kendini bu kadar üstün görüyordu?
    binanın alt kısmına girdik. depo gibi bir yerdi. içerisinde atölyeler olan bir binaydı. babam beni
    ustabaşıyla tanıştırdı. "eti senin kemiği benim" dedi. klişe yetmezliğinde ölecekti herifler. ustabaşı
    nasılsın yeğenim dedi. iyiyim abi dedim. gel bakalım elin nasırlansın biraz dedi. "abi merak etme
    az osbir çekmedim" dese miydim diye hala düşünüyorum. burası bir sayacıydı. saya ayakkabının
    deri kısmıdır. gerçi ben de pek anlamıyorum ya. saat sabahın 8 iydi ve iş başı yapılmış haldeydi.
    etraf ölü balıklar gibi duran insanlarla çevriliydi. bir korku aldı bedenimi. hüzün kapladı
    düşüncelerimi. ilk kez lise bile güzel göründü gözüme. hem güzel kalçalı güzel göğüslü kızlar
    vardı. burada göbekli kıllı herif doluydu. önüme tabanları verdiler. tabanalr iplerle yanyana
    dizililerdi. o ipleri kesmem istendi. başladım kesmeye. saate baktım 3 dakika geçmişti. etrafta
    kimse olmasa eminim hüngür hüngür ağlardım. sevgikoyayım kapitalizm.
    iyi geceler.
    işte zaman akmıyordu neredeyse. Tabanları tekliyordum yenileri geliyordu, tekliyordum yenileri
    geliyordu. Oturduğum yerin tam karşısında saat vardı. Özellikle bakmamaya çalışıyordum saate
    ama hep gözüm kayıyordu. Bir süre saate hiç bakmadım. Ardından bir anda sevinçle artık yarın
    olmuştur diyerek saate baktım. 8.30 du. O an yemin ederim gözlerim doldu. Geçmiyor mu lan bu
    zaman diyordum. Sayacı da herkes büyükçe bir masanın etrafında otururdu. Yan yanaydınız yani.
    Bir anda konuşmaya başlardı herifler:
    -yauv abicim sen o ciğeri hiç elazığ da yedin mi?
    +yok abi yemedim.
    -yav yok böyle bir şey.
    herifler yemek programı çeviriyorlardı. Ardından futbol, siyaset. Yanımda bir adam durmadan beni
    konuşturmaya çalışıyordu:
    -ee genç var mı manita durumları?
    +yok abi.
    -niye yok oğlum. Bu yaşta vericen odunu.
    +hehe haklısın abi.
    -tabi haklıyım lan. Hiç gibmedin mi?
    (bakınbeyler, bazılarınız bu konuşmaları abarttığımı sanabilir. Ama size yemin ederim
    abartmıyorum tam tersine hafifleştiriyorum. Bu tip yerlere çalışanlar ne demek istediğimi anlarlar)
    +yok abi hiç yapmadım.
    ardından radyoyu açtılar. işte bu kısım benim en nefret ettiğimdi. Arabesk ve türkü dinliyorduk.
    Eğer başbakan falan olsam direk bu işyerlerinde müzik dinlemeyi yasaklarım. Dinlemek isterlerse
    illa it’s my life, tuttu frutti ismail, we will rock you, frantic tarzı şarkılar dinleyebilirler. Moral falan
    kalmıyordu adamda. Sonra saate baktım 8.45. zaman ve gerçeklik kavrdıbının sevgi koyayım.
    Tabanları tekledikten sonra usatabaşı “gel koçum ciddi bir şey yap” dedi. Tabanları teklemeyi bu
    kadar hafife alması sinirimi bozdu. Yani ben onları teklemesem bütün iş aksardı bana göre. Ben
    kilit oyuncuydum. Diğerlerinin ne yaptığını giblemiyordum.
    ustabaşının yanına gittim. Sayayı bir bütün haline getirmeden önce sittin tane parçası vardır. O
    parçaları diğer bir parçaya yapıştırırsınız dikersiniz ardından yine birkaç işlemden geçer.
    ustabaşı sandalyemin yanına geldi. Ve ne yapmam gerektiğini gösterdi. Solüsyon denen bir
    yapıştırıcı var. Bu yapıştırıcıyı süngerle ıslatıp o solüsyonu belli parçaları yapıştırmak için
    sürüyorsunuz. Bana bunu öyle bir anlatıyordu ki dedim herhalde bunu yapmazsam dünya yok
    olacak:
    - bak koçum bu iş çok önemli. Sakın berbat etme parçaları. Gösterdiğim yerin dışına taşırma.
    Tamam mı?
    +tamam .
    -daha yüksek.
    +tamam.
    -bağırlan bağır sesin çıksın.
    +tamam huur tamam gibtir git lan . real: tamaaaaaaam abiiii.
    Bu tip işleri yapa yapa saat 1 i buldu. Saat 1 i bulana kadar bir çok siyasi konu tartışılmış , her
    türlü futbolcu her türlü türk takımına getirilmişti.
    öğlen arasında yemek yerdiniz veya ne yapmak isterseniz. Dedim an bu an kaçayım. Ama çalışan
    muallaklerden biri yanımdan ayrılmıyor. “sayacılık yetenek ister. Herkes sayacı olamaz.” Bir anda
    bütün sokak her türk sayacı doğar diye başlasaydı keşke. Herif yaptığı işi çok fazla önemsiyordu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster