1- Bu sorunun cevabı aslında düşünüldüğünde pek zor olarak karşımıza çıkmıyor. Ben sana islam üzerinden bu olayı anlatayım. Şimdi engeli olan bir insanı düşünüyorsun, bir de engelsiz sapasağlam bir insan düşünüyorsun. ikisinin de dine göre farklı sorumlulukları var. Yani ben müslüman doğduysam ben ek olarak başka bir şeylerden de sorumlu bulunmalıyım ki eşit olabilelim fakat eğer ben işlerimi yerime getiriyorum da bir budist kendi aklıyla Allah'ın varlığına inanmıyorsa işte o zaman kendi görevini yerine getirmemiş oluyor diyebiliriz. Fark burada ortaya çıkıyor.
2- Aslında bu sorunun cevabının açıklanmasını beklemek pek kolay değil çünkü her insan olaylara eleştirel bakamıyor. Fakat eğer Kuran'da sorumlu olan herkesin bir aklı olduğu, düşünebildiği ve eleştirebildiği göz önünde tutulursa 1.soruda da söylediğim gibi belli bir yere ulaşabilecektir, insan budist de olsa başka dine mensup da olsa.
3-Bu olgu zaten bir yere kadar doğru olarak gelişiyor ama bu din değil Tanrı inancı üzerinde yoğunlaşıyor. insan zayıf kaldığı anlarda dayanacağı bir güç istiyor ve bunun sonucunda Tanrı varlığını düzen karşısında da Tanrı birliğine inanıyor insan doğası gereği. Fakat dinler farklı olarak ortaya çıkıyorlar Kuran'da dünya genelinde peygamber yollanmayan kavmin sorguya çekilmeyeceği söyleniyor. Bakalım Hindistan'a, orada putperestlik ve budizm yaşanıyor diyelim. Peki bu dinleri birisi mi uydurdu yoksa bu dinler gelen peygamberlerden sonra bozulan din yapısı sonucunda mı ortaya çıktı bunu bilebilmek pek mümkün değil bu noktada kitaplar ve kaynaklar arasındaki yakınlıklara bakıyorsun düşünsenize 300 yıl önce bir kitap yazılmış bu kitap daha komşu ülkesinde yayılmamışken yüzlerce kilometre ötede yayılıyor bunun olması sadece ilahi bir varlıkla açıklanabiliyor.