https://www.youtube.com/watch?v=Zl9FTlKK1e0
yanıma kadar adımladı ve soğuk elleriyle yüzümü tuttu.
sakinleş dedi.
gözlerinde taklit edilemeyecek bir şefkat vardı.
sakinleştim dakikalar sonra.
titreyen bir sesle neden yapıyorsun bunları dedim. bana dönerek o konuşmayı yaptı.
neden mi? evrendeki her şey nedensellik üzerinedir. ben insanlıktan hep nefret ettim.
pragmatist, çıkarcı ve yalancı ademoğulları, nezaketten uzak, saygısız yaşayan siz.
sanata dair hemen hiçbir şey bilmeyen, dünyaya hiçbir şey vermeden dünyanın her şeyini alan, bu ihtiyar gezegeni sömüren siz... çoğunuz için hiç umut yok.
kimsin sen diyebildim sesim titrerken.
''kimim? ben boticelli'Nin ateşsiz cehennem tablosundaki ateşim. ben mona lisa'nın belindeki el,
picasso'nun asimetrik resimlerindeki simetriyim, ben iskender'in tek dünya hayaliyim,
ben wilde'ın aforizmaları, nietzche'Nin beynini kemiren cevabım. ben insanoğlunun hakettiği şeyleri onlara verirken bunlardan haz alanım
-sen şeytansın dedim korkuyla.
+hayır... ben tanrıyım
diye cevapladı. tüm bu narsistliği hak ediyor gibiydi ama yine de sinir bozucu bir narsistlikti.
buna istinaden.sen tanrı değilsin, sadece bir yamyamsın
dedim.
yamyamlık, bir türün kendi türünü yemesi sonucu yapılacak bir çıkarımdır. henüz hiç insan yemedim'' dedi.
espri yaptı ama durum tespiti olması beni ürperti.
artık sadece uzaklaşmak istiyordum.
tekrar nameless'ın evine döndük.